bu sitedeki yazılarımın....kopyalanması,çoğaltılması,yayınlanması 5846 ya göre yasaktır...

kurbağasızdere


dünkü yağmurda mazgalları temizleyip su akışını sağlamaya çalışırken...
bir temizlik işçisi kurbağalıdere'den yükselen sel sularına kapılıp hayatını kaybetti...
adı macit mevlutmuş...
sessiz sedasız göçüp gitse de...
görevi başında hayatını kaybettiğinden şehittir ...
değil midir yani..
hoş şehitlik mertebesine karışmak karar vermek kul'a düşmesede...
yinede bir temennidir...

İstanbul'u bilmeyenlere kurbağalıdereyi gözünde canlandıramayanlara...
biraz yardım edeyim...
kadıköyün göbeğinde bir deredir...
kolları vardır üsküdardan maltepeye uzanan...
şerifali deresinden ...acısuya...
çoğu kol ıslah edilmiştir...
ama bu ıslah edilen kollardan bazıları...
ıslah eden dangalaklardan çok masum vatandaşları ıslah etmeye kalkmıştır...

kurbağalıdere dediğimide...
seyhan- ceyhan -maçka -dicle -fırat la filan kıyaslamayın tabi ...
bir zamanlar neymiş neymişde...
uzun zamandır içinden bok akan ...
havaların ısınmasıyla beraber kokudan dolayı
civarından geçilmeyen...
her yeni belediye seçiminin vaatlerinde mutlaka yerini alan...
başkan adaylarının...
''kurbağalıdereyi gezinti ve gezi yeri haline getireceğiz ''
konseptli bir vaadi bulunan
bir garabet deredir...

mesela otobüs yüksekliğince yükselmiş sularla kaplı caddelerin çoğunun...
3 metre ötesi deniz desem...
bilmeyen gözünde canlandıramaz bunu...
bilmediği halde işin teknik kısmına vakıf olan ...
ne bileyim yurtdışındakiler...
yada bölgeyi bilmeyenler inanmaz...
haklılardır...
çünkü inanılacak gibi değildir...
ama ne yazıkki
bu yükselen ve tahliye olamayan suların hakikaten 3 -5 metre ötesi denizdir...

bu alt yapının bu tahliyelerin düzgün yapılması için
mühendislik dehasına sahip olmaya ya da allame olmaya gerekde yoktur...
sadece iki tane gerek ve yeter şart vardır...

1-gerizekalı olmamak
2-hırsız olmamak yani çalmamak ...
neydi ...tevratın kaçıncı maddesiymiş 6 mı 7 mi ne işte ondan...

derelerin ıslahı ...
bizde
derenin kalan yataklarından alan ,arsa kazanıp rant anlamına geldiğinden...
her bir ıslahın arkasından bir çok insanın canı yanar...
küçükyalıda oturan adam bağırıyor...
''20 senedir aynı evde oturuyorum geçen yıl şu dereyi ıslah ettiler...
o günden beri
her yağmurda artık evi yarı belimize kadar su basıyor bu nasıl iş''
tabi yakın geçmişide unutmayalım bkz.ayamama deresi...

bir önceki neslin yaptığını aşmak insanlığın gelişimi gereği...
yapılsa çok iyi olur
da...
yoksa o yeterlilik -akıl- fikir -bilgi -algı...
vicadanı rafa kaldırıp, bir tarafından uyduracağına...
bir önceki neslin başarılı işini örnek alıp taklit edersin...



en basitinden mesela bak cumalıkızığa...
bir ordaki yol'a bir burdaki yol'a
yolun kendine değil ...
döşenen taşların eğimine...
osmanlıdan günümüze kalan köy...
her tarafında dere,ırmak,şelale vardır...
su basıyor mu...
hayır...
bundan bir süre önce çektiğim fotoğraftaki yola dikkatle bakın...

heh şimdide...
İstanbulun ve özellikle son 30-40 yılında oluşturulmuş bölgelerinde
yaşayanlar...
çıkın cama ...
hatta yağmurlu bir günde çıkın...
evinizin bulunduğu sokağın yoluna bakın...
var di mi bir terslik...

8 Responses to “kurbağasızdere”

Nightmarer dedi ki...

Özlemisim yazilarini okumaya.. her ne kadar üzücü olsa da ne kadar dogru tesbitler hepsi de..

Alti ay oldu bakim calismalari yapiliyor yollara, oturdugumuz yerde.. öyle agir ve ince detayla yapiyorlar ki.. her sokaga cikisim da neyimiz eksik Yarabbi dedirttiriyor bana :(

Sanirim bulduklari araya beton dökünce yol oldu saniyorlar.. ama bu her dönem belediye ve hükümette ayni mi olur ki ? olur burasi caanim Türkiye..

Yamuk yumuk görünen o sokak taslari ne güzel siraya girmis kendince bir sirada.. eskiden zarafet oldugu gibi dünülerek yapilmis oldugu nasilda görülüyor dimi?

Allah ailesine sabirlar versin o iscininde :( ates düstügü yeri yakiyor sadece vesselam..

gercekten özlemisim ben seni )

Çağlar dedi ki...

Bilmem artık aynı belediye mi, bir başka belediye mi ama, oğluna "gel belediye işçisi ol" demişler diyet niyetine. eve para getirecek başka kimse kalmamış olduğu için çalışmak zorunda olan 18 yaşındaki adama.

Adsız dedi ki...

önce bu bir güzel teranedire takıldı gözüm..
sonra bir karanlık bir aydınlık böyle geçer günlerimiz çalındı kulağıma..
ne zaman aydınlık oldu ki diye düşündüm..
kafamı yastığın altına sakladığım anlar dışında..

nasıl bir sevda ise bu .. seviyorum ben bu memleketi..
ama aynen büyük harf aşk gibi yaşıyorum ben bu memleketi..

çokça acı çektiriyor bana..
çokca da aptal yerine konulmuşluk duygusu..

sahil yolunda asfaltı basan suları yara yara giderken seksenli yıllarda..
çok mu zordu acaba.. birer boruc döşemek.. asfaltın suyunu denize atıvermek diye düşünürdüm.. daha liseli bir çocukken bile aklım basardı.. hala aynı şeyi düşünüyorum..

dün tmmob dan bir mühendis katıldı bir programa..
bilmemek ve çalmamak ve ihalelerin ihale değil.. hediye olması..
ihalelerin kontrolörlerinin de yine o şirketlerin insanları olduğunu biliyor muydun??..

devlet dediğin .. verilen fiyatın düşüklüğüne bakar da.. sen hesap ver bakayım demez mi?? nasıl bu kadar ucuza getireceksin..
biz çocuklarımız eve bi kalem getirse nerden buldun diyoruz yetişirken..

duymamıştım işçiyi..
üzüldüm çok.. hem ölümüne hem de duymamış olmama..

ne diyeyim..
hüzünle ayrılıyorum ..
ama yine de..
istanbul hafta sonu iyi davransın bize.. iyi gelsin diliyorum..

atalet

Sedencik dedi ki...

NIGHTMARER.....işin acı tarafı bu işte...
her farklı belediye ve her farklı dönemde
dahi...
uygulamalarda sonuçlarda hep aynı ...
yol aynı dediğin gibi...
boşluk doldurmak
yama üstüne yama yapmak...
he eğer düzgün yapılmış bir yol veya döşenmiş taşlar varsa
onlarda her yeni gelenin...
etrafında söz verdikleri tarafından sökülüp yenileri döşenir...
hiç bir şey yapılamazsa taşların rengi değişir 6 ayda bir...
iyi para bırakır tabi bu değişimler...
cumalıkızığın en sevdiğim tarafı yollarında yürümek...
zerafet var tabi ...
birde yanısıra döneminde hakikaten çok çok doğru yapılmış işler var...
bende özlemişim seni ...
tavşan'dan fırsat bulamıyor diye düşünmüştüm :)
sevgiyle...

Sedencik dedi ki...

ÇAĞLAR.....vahşi bir sisteme doludizgin gidişin net ifadesi bu çağrı...
fedakarlık boyutuda var sanırım...
memleketten tırlar dolusu getirilip istihdam edilen hemşehrilerden
fırsat kalmış demekki...
sağlıcakla...

Sedencik dedi ki...

ATALET.....nasıl yani ...sakın şimdi farkettim deme...
1000 yıldır duruyor o şiir orda tanım niyetine :)
aptal yerine konulmuşluk duygusu çoğumuzda ortak olmalı bu aralar...
ama işin en trajik kısmı ne biliyor musun...
zerre kadar kafası çalışmayanların ,aptal yerine koymaya kalkması...
dahada vahimi...
onlarında bunun bilincinde olup arsızlığa vurması...
elbette ihale çoğu zaman hediye...
hatta duyurulmadan sessiz ve derinden...
sanıldığı gibi öyle herkeslere açık filanda edilmeden...
o düşük gibi duran fiyatlarla aslında pekala bitirilir iş...
ama olmaz ki ...
ihaleyi kazanan verdiği sözleri yerine getirmelidir...
ee kâr'ıda yanında kalmalıdır...
dolayısıyla yatan herzaman iş olur...
yoksa bu İstanbul nasıl gelirdiki bu hale...
bu hainlik bu duyarsızlık bu cehalet olmasa...
ama ...
bencede bu sevda hatrına iyi davransın hatta saklasın bizi...
ve...
güzel bir haftasonu olsun...
sevgiyle...

özden dedi ki...

ne güzel yazmışsın yine, acılar hatalarla harmanlanmakta maalesef bu ülkede, bu kaçıncı kayıp, bazen bize olmadı diye acıyı içimizde hissedemeyen biz insanlar, bir gün hataları yapanları silmeyi başarabilicekmiyiz acaba... sağlıkla kal.... özden

Sedencik dedi ki...

ÖZDEN.....hatayı silmekten öte keşke tekrarını engelleyebilsek...
bu yaşadığımız kimbilir kaçıncı tekrardır...
sevgiyle...