bu sitedeki yazılarımın....kopyalanması,çoğaltılması,yayınlanması 5846 ya göre yasaktır...

mutlu yıllar...



nasıl olduysa planlarımın bir kısmını hayata geçirmişim 2011 de...
buna, en çok kendim şaşırdım...
çünkü her yıl yapılacaklar ve alınacak kararlar listesi oluşturup,
sonrada itinayla buruşturup çöpe atan yine bendim.
herbiri için mazeretim ayrı hazırdı,
ya 'olmasa da olurdu'
ya da 'zamanı değildi'
demekki hiç fena bir yıl olmamış 2011...

zaten tek sayılı yıllar iyi gelir bana...
çiftlerde takılırım.
onlarında numerolojik değeri tekse süperdir,
yani 2012 gibi :)

biraz ateş,biraz üşümem var,
kısacası soğukalgınlığıyla karşılayacağım yeni yılı...
dinlenirsem geçer belki diyorum...
umut işte...

yılbaşı sofrasında el emeğim bulunsun diye en basitinden 1-2 çeşit yapacağım...
ki bir tanesi salata,
gerisi dışardan...
yorgunluktan perişan olup ''gece bitsede uyusam''
demekten daha iyidir herhalde...

güzel bir yıl olsun...
sağlıklı,
mutlu,
ve sevdiklerimizle beraber...
hayli paralı...bol eğlenceli...
sokaktaki can'ların ve korunması gerekenlerin korunup kollandığı...
sıkıntıların çabucak atlatıldığı ,keyiflerin uzun sürdüğü bir yıl olsun...
dilediğiniz gibi,gönlünüzce olsun...
mutlu yıllar...

kombi'den kuzineye yol olsa



savaştan çıkmış gibiyim
üstelik galibide mağlubuda yok...
herşey...
kombi bakımı için gelen elemanın:
''kombinin iç kazanı değişmeli ''
cümlesiyle başladı...
kazan 450 lira civarı
işçilikle filan iyi bi paraya denk gelecek belli...
vazgeçtim tamirden...
aslında yerinide sevmiyordum kombinin,
zaten ben kombide sevmiyorum...
aklım fikrim,çocukluğumdan beri kuzinede...
karşısına uzanıp seyredeceğim korlarda alevlerde,
üstüne oturtacağım pilav tenceresinde
mis gibi demlenmiş çayda...
kestanelerde
külüne gömeceğim patateslerde...
ama ne gelir elden,
bir kömürlüğüm bile yok...
sırasıyla ,önce sığınağa
sonra, ''fazla eşya'' adı altında eski yoğurt kaplarını biriktirdikleri depoya dönüştü...

bende bütün ilgimi bozuk kombiye ve onun sevmediğim yerine yönelttim...
bazen insan kaşınır durduk yerde...
yeni bir yer belirledim ve yeni kombi siparişi verdim...
doğal olarak bütün tesisat projesi yeniden çizilip,tesisat yeniden yapılacağından,
işi, eski kombinin yıllık bakımını yapan firmaya devrettim...
toplam yarım saat içinde bütün bağlantıları kurmuştum...

biliyorum hiçbir iş böyle yapılmamalı...
daha sakin,daha araştırmacı
ve çevrede daha önce aynı işi yaptırmış
ve memnun kalmış insanların referansına önem vermeli...
öyle yangından mal kaçırır gibi iş yapmamın bütün sebebi ekselans...
istedimki o burnunu sokmadan bitsin iş...
aksi takdirde mahallenin ne kadar iş bilmez tayfası varsa
onları ''usta'' adı altında eve dolduracak...
biri elektrik faturasını ödeyememiştir yazıktır,
öteki kart mağduru olmuştur günahtır filan...
hepsi hikaye ,
bütün mesele ,adamın ''usta''adı altında topladıklarının ortak özelliğinde...
ellerine matkabı tornavidayı alıp ;
__abiii bunu burdan mı geçircezzz
__abiii vidayı kaç cm. takalım...
__abiii öyle mi,böyle miii
sorarda sorarlar...
onlar sordukça ben sinir olurum...
o da oturur anlatır,onlarla çalışır,

az bileni tercih edip,egoyu cilalıyor olmasıda muhtemel...
çocukken tamirci olmak isteyip,
ailesinin umursamayıp zorla okutmasıda muhtemel...
benim açımsa farklıdır...
bir insana vidayı nereye takacağını dahi ,eğer ben söylüyorsam,
o zaman o vidayı ben takarım,bukadar basit...

işte bunun içindi yangından mal kaçırır halim...
kombi bakım elemanını yıllardır tanıdığıma
ve problemsiz hizmet aldığıma göre...
'ekibide iyi olmalıdır,problem çıkmaz' önkabuluyle düşündüm...
daha doğrusu düşünmedim,omurilikten davrandım,
bir işyerinde, bir kişinin işinde iyi olmasının ,
alayını iyi ve profesyonel yapmayacağı gibi..
bir kötünün de hepsini kötü yapamayacağı gerçeğini pas geçtim...

sokaktaki can'lara bir kap su birazda yemek verirsiniz di mi...

önce keşif ve fiyat vermek için geldiler...
dolayısıyla tanışmış olduk...
yaşları biraz ileriydi,gündelik kıyafetleri içindelerdi,
gözüme çarpan başka bir şey olmadı..,
ustaya yeni geçecek boruların markası ve yeri ile ilgili birkaç takıntımdan bahsettim...
verdiği cevap:
__müsterih olunuz hanımefendi,bize güvenin,herşey mükemmel olacak...
her arızada,ekselansın ''usta ''adı altında ,eve doldurduğu bir alay kopilin
__yengeeeeaaa
...'larından sonra
bi iyi geldi bu ''müsterih olunuz'' cümlesi ,anlatamam...
iyi işte,usta aynı zamanda kabil-i hitap biri...
daha ne...

''bu tesisat kaç günde biter usta'' diye sordum...
__2,5 gün
dedi...
şu buçuk kısmını pek anlamadım ama...
ama, işte usta kabil-i hitaptı ,verdim işi gitti...


var böyle tuhaf bir huyum...
3 gün sıcaktan bunalsam,zemheri soğuğunda ,dayanabildiğim noktaya kadar tshirtle gezerim...
3 gün aygın,baygın, mıymıy tipler sarsa çevremi,
ardından ,boğulurcasına konuşan,
telaştan,hızdan önünü göremeyenler iyi gelir ruhuma...
3 günüm bozkırda geçse,döndüğümde sudan buruşana kadar sulak bir yerde kalırım...

halbuki;
sıcağı sevmem, ama zemheri soğuğunuda sevmem,yumuşak yağan kar iyi gelir bana...
ne mıymıylardan,ne de telaştan boğulanlardan hoşlanırım...
adam öldürülürken tepkisiz kalan insanla...
elindeki su bardağı yere düşünce çığlık çığlığaa''ayhhh su döküldü'' diye ciyaklayanı,
aynı kefede tartar beynim...
siyahla beyaz iyidir hoştur,ama ben ara renkleri severim...
herhalde çok sıkılıpda ,karşıtıyla nötrlediğimde,
sıkıntının çabuk bertaraf olacağı gibi bir yanılgı döngüm var...

ertesi sabah ustalar geldi...
çekmişler tulumları,kafalarda birer kasket,
iki basamak merdivenlede telef olmuşlar,
kapının önünde soluklandılar 2 dakka...
birbirlerine yaslana yaslana girdiler içeri...
offf ki offf...
ben o anda anladım yaptığım hatayıda...
artık çok geçti...
tommiks okuyan ya da hatırlayanınız var mı...
dr.sallaso ile konyakçı vardı orda...
işte o ikisinin 2011 istanbula ışınlanmışıydı bunlar...



toplamda 2,5 gün sürecek iş,
1 haftada bitti...
'sabah 9 da başlayın işe' dememe rağmen
her seferinde, birbirinden enteresan ve iyi süslenmiş bahaneleri ile birlikte,
bazen 10 ,bazen 11 i buldu gelmeleri,
çalışan matkapları,hiltileri,balkonuma kurulan demir kesme makinalarını...
tozu,toprağı,
kırdıkları ,döktükleri her yer için ayrı ayrı gelen...
ve gelmeye devam eden ustaları...
yaşlarının getirisi, güçleri yetip kaldırıp atamadıkları çuvallar dolusu molozu
yazmayada benim gücüm yok...

olan hepimize oldu...
da en zararlı çıkan feriş oldu bu işten
korsi yatağın örtüsünü sonra altındaki yorganı itinayla kaldırıp
çarşafın üstünde ilerleye yastıkların altına girip uyudu mışıl mışıl
eh üstünde sırasıyla yastık,yorgan,örtü olduğundan
ses,gürültü vs.den oldukça korundu...
feriş, hem matkap sesinden tırsıp ,hemde merakına yenilip
tüm tesisat aşamasında ortada olduğundan,
geceleri kabus görür oldu...
kediler rüya görür mü şaşkınlığındakilere anlatmam mümkün değil ,
ama ,şaşırmayanlar hemen anlamıştır...

derin uykuda uyurken...
bir bakıyorum patiler titremeye başlamış,
bıyıklar ayrı telden oynuyor...
kalp atışı nefes alış verişi hızlanıyor
ağzını bile açmadan derinden homurduyor...
mırıl mırıl burnunun dibine girip, gıdısını okşayıp ismini söylüyorum...
yavaş yavaş sıyrılıyor kabustan
gözlerini açıp beni görünce
önce, şaşkın şaşkın bakıyor etrafa
yok işte ,bölgesine girmiş kedi-köpek-insan
bir mutluluk başlıyor o anda
mırlaya mırlaya kucağıma çıkıp kıvrılınca ,anlıyorumki
evet bu bir kabusmuş...