bu sitedeki yazılarımın....kopyalanması,çoğaltılması,yayınlanması 5846 ya göre yasaktır...

feriş kız





tarih:ağustos2004
yer:kayışdağ...




Yapış yapış sıcak bayıltıcı bir gün ...
sabah saat 8 de araziye gitmişiz büyük patronla ...
3 tane zemin etüdü var o gün...
o sıcakta açık arazide güneşin altında deli gibi çalışmışız...
yetmemiş büyük patronun ağaç tekmeleme ve toprak eşelemelerini seyre dalmışız...
sefa sürmüşüz yani...



Ve sıra son arazide...
hiç bitmeyecek sandığım gün bitiyor galiba ...
bu sıcaktan kurtulacam bir duş alıp tozumu alıcam, bir lokma yemek yiyip..
buz gibi bir birayla balkonumda püfür püfür oturacağım...
yolda giderken bütün hayal dünyam bu kadarcık çalışıyordu işte...
ee kolay değil efenim o sıcakta IQ da düşüyor ,algılamada ...
hatta sistem kendini savunmak adına ...
ağır aksak hareketler yapıp ağır aksak cümleler kuruyor..
kurmak demişken buda zaten...

''kul kurar, kader güler'' e iyi bir destek çıktı...


Ve ..tuz biber misali bir mahallenin bir sokağının ...
medeniyet yoksunu bir zavallı köşesinde araba bozuldu ...
kulaklarımı içten kapadım
büyük patronun grrrrlamalarını ve arada seçebildiğim sövmelerini duymayayım diye...
höykürme desem daha doğruda ...
demiyim ...
yerin kulağı var okur mokur bu yazıyı ...
gözlerimide kapadım...
balkona ışınlandım...


bir bilen(miş) olarak kaputu açtı...
adam kaputu açtı ya...
eğer o kadar sıcak ve o kadar yorgun olmasaydım gülmeye başlamıştım ve hala gülüyordum...
ne açıyorsun sen ne anlarsın motordan  ...
sen anca ikna edersin ''cici araba lütfen çalış '' filan diye...
elektrik çarpar korkusuyla bütün elektriksel problemleri bana pasla...
yıldız tornavidayı ,yıldız diye bir elektikçiye ait bir aparat zannet ...
sonra git arabanın kaputunu aç...
bababa....noldu anladınmııı?
Tabiki sormadım böyle bişi...

çalıyı dolaşmayı yeğlerim..büzüldüm koltukta oturuyorum ..
dudaklarımı kemiriyorum ...parmaklarımı çıtlatıyorum ...
ne kadar sinir bozucu hareket varsa hepsini sıralıyorum...



ve arabanın kaputunun boyuna çizgili yerlerinden gözümü uydurmuş ...
sokağı görmeye çalışıyorum....


çocuk gibi...
hepsi aynı yere bakıyor elleriyle bişiler atıyor galiba ...
tehlike sinyali var gibi ...
yok bu yanlarına gitmeden olmıyacak...zıpla sedencik...



İndim yanlarına gittim 8 tane yaşları 6 ila 15 arası çocuk ...
camları kırık virane bir deponun önündeler...
ellerinde irili ufaklı bir sürü taş tek bir hedefe kilitlenmişler
ve taşlıyorlar ...
hedef minicik bir yaratık kaçamıyor bile ...grili siyahlı gibi ..
biraz daha yakından baktım ...
beni görünce taşları saklayıp ...


__abla köpekler saldırıyor biz yapmıyoruz ...
dediler...


avucumun içi kadar bir yavru....
kedi bu kedi...
heryer herkes kırmızı oldu bir anda...cinnet böyle birşey olsa gerek...
avcuma aldım tek tek kemikleri ortadaydı ...
artık kafasını bile zor kaldırıyordu...o küçücük kalbi gümbürdüyordu...
gözleri tüyleri yapış yapış...
kirli bir minik candı işte...

Ve ben işe yetişmeliydim biraz mama verdim ...
çocuk denenlerede biraz nasihat ...biraz rica ...biraz gözdağı ...biraz rüşvet vs...


saat:20.30gibi iş bitti ...
geri döndüm  onu koyduğum camı kırık depoya geldim çocuklar hala orda ...
ama o saklanmış derinlere ...
elimi kırık camdan  uzatıp çağırdım sarsak sarsak geldi...
ensesinden tuttum çıkardım ...
arabada bir alet çantasını boşalttım yerleştirdim ve özgürlük...


Eve geldik ılık suyla yıkamak istedim ...
normalde sevmez kediler suyu tepki verirler...


ben onu duşun altında yıkarken o mırıldanmaya başladı...
benim koptuğum nokta o oldu ...
o kadar zavallı o kadar çaresiz ve o kadar sevgiye muhtaç...
kuyruğunda bir eğrilik hissettim ertesi gün veterinere gittik
''kuyrukda kırık var'' dendi...




_nolucak peki
_kıkırdak doku kendini toplar
_tamam...



1 hafta geçti aradan, yemeyi içmeyi bıraktı karnı davul gibi şişti ateşi çok yükseldi ...
apar topar korsi oğlumun veterineri çetin amcasına gittik...




teşhis:kangren...
ben teşhisi idrak edemeden ...

''acil operasyon gerekiyor ''
deyip hazırlıklara başlamıştı bile...
mümkün olan en usturuplu şekliyle kesildi kuyruk...

biraz da olsa kuyruğumuz var...
kendimizi karşı tarafa ifade edebiliyoruz...
biraz nazlıyız biraz denge problemimiz var ...


ama hayattayız Allaha şükür...

İşte FERİŞ KIZ ımın öyküsüdür bu.