bu sitedeki yazılarımın....kopyalanması,çoğaltılması,yayınlanması 5846 ya göre yasaktır...

cikbademcik



gece birkaç kere uyanıp kana kana su içmemden...
biraz acıyan bademciklerimden...
kedi gibi kesik kesik öksürmemden anlamalıydım
sabaha çok sevimli uyanmayacağımı...

tabiki domuz gribi olmadım...
kitle etkileşim araçlarını sonuna kadar kullanıp ...
domuz gribi olmamıza ikna etmek için yırtınanlara inat ...
3-5 kere grip olmadan kış'a kış demeyenler bile bu yıl grip olmadı...
korku nelere kadir...
ne biçim korumuşuz kendimizi...
kriz olmasa da grip teğet geçti...
bende kendime sonraki türden bir kişilik kontenjan ayırdım
çalışsınlar geliştirsinler aşıyı 2 yıl sonra olurum belkim...
herhalde sincap gribi filan olur onunda adı...

şimdi bu şikayetlerin içinden bademciklerim ilginizi çekmiştir...
çekmediyse de çekmeli...
yok canım yeşil üstüne kırmızı puantiyeli ...
çok şık,çok cazip filan değiller...
bildiğiniz bademcik görünümünde badem badem duruyorlar yerlerinde...

sır kelime ...
yerlerinde durmaları...
çevrenizde mini bir araştırma yapın...
bakın bakalım kaç kişide kaç kişininki duruyor...
üst yaş sınırını küçültürseniz...
bademciksizler oranının hızla arttığını görürsünüz...
yaşla bademciksizler arasında ters orantı var gibi...
çoğununki çoktan çöpü boyladı...

çocukken sorun çıkarırdı bademciklerim...
tonsilit diyorlar adına...
bademcikler iltihaplanır ateş tavan yapar...
yiyemezsin içemezsin...
nefes alamazsın
hastanelik olursun...

çok zarif,çok kibar,çok serinkanlı...
inatcı,gelenekçi ...
yeniliklerin hepsini hooop diye benimsemeyen bir doktorum vardı...
18 yaşıma kadar o baktı bana...
nur içinde yatsın...
hatta onu yetiştirenlerde nur'da yatsın...
evet çocuk doktoruydu...
ama doktorumda ailemde çocukluğun 18 yaşa kadar sürdüğünü savunurdu...
yaşasaydı eğer ...
hala hayatımda olacağından zerre kadar şüphem yok...

ebeveynlerden çok çocukla samimiydi ...
ki ...
bu durum çocuk için güvence ve konfordur...
gözünün önünde ...
kaşla ,gözle ,burunla gizli anlaşmalar sağlanıp...
salak yerine konmazsınız...
arkanızdan iş çevrilmez...
en azından hissetmezsiniz...
''nasılsın'' diye sorardı...
anlattığımıda ciddi ciddi dinleyip...
fikrini söylerdi...
ne olabilirdiki o dönem sorunum...
ya gazozkapaklarımı kaybetmişimdir...
ya annem cebimde bulduğu çatapatları mantarları çöpe atmıştır...
veya kesinlikle pırasa ,kereviz,enginar yediğim zamanlar karnım feci ağrıyordur...
iğne mi yapacak
''acır mı ''diye sorarsan..
''evet eline iğne batınca acıyor ya işte o kadar acıyacak''
ya da...
''iğne batması kadar acıyacak ama yanısıra bu sefer birazda yakacak''
derdi...
vitamin mi neyse artık...
bir gün bile...
''aaa ne acıması acırmı hiiiç kuş gelecek böcek uçacak bak bak bak
kocaman çikolota pencereden girip sana uçacak''
ucubeliklerini hiç yaşamadım...

can lokma kadarda olsa ...
o can'ın elbet bir gün birey olabilme potansiyelini görebilenle göremeyeni...
o sıralarda ayırmış olmalıyım...
çünkü onun iğnelerinde gıkım çıkmazdı...
reçete edip bıraktığı ve başkalarının yaptıklarındada...
sokağı eve toplayacak kadar ulurdum...

kışın geldiğinde mutlaka pencere açtırırdı...
evin soğuk değil...
ılık ...
serine yakın ılık olmasını önerirdi...

karşılığında ailemde...
''sıcaktan hiçbir zarar gelmeyeceğini...bütün zararın soğuktan geleceğini''
savunurdu...
saf yün annem tarafından örülerek fanila haline gelir...
o incecik fanila nasıl olurda o kadar ısıtabilir hala hiç bir fikrim yok...
piyasada satılan pijamalar mutlaka incedir...
onunda kumaşı kapalıçarşıdan alınır annem tarafından dikilirdi...
sıralama şöyle...
önce normal fanila giydirilir ardından örgü fanila...
evdeysen yün pantalon kazak veya elbise ,
ayağa yün çorap üstüne ev ayakkabısı...
yatarkende bunlar yerini özel dikilmiş kalın pijamalara bırakır...
bir yere giderken lahanaya rahmet okutacak kadar giydirildiğim için...
uzun yıllar kışlık sokak giysilerinin içinde ...
kafayı çeviremeden gövdeyle sağa sola dönmeyi...
yere eğilememeyi...
hızlı yürüyememeyi son derece normal sanıyordum...
hee bizim evde sobaların eylülde başlayıp mayısa kadar
yandığını söylemiş miydim...
erzurum değil istanbul...

sokaktaki can'lara bir kap su birazcıkda yemek vermeyi unutmazsınız değil mi...

dışarda kar yağar...
bahçe ağaçlar salkımlar karla kaplanmış olurdu...
buna rağmen ...
bizim evin kedileri oda kapıları açılınca...
alt kata inip taşlıkta göbeklerini taşlara yapıştırarak serin serin yatarlardı...
anlayın yani sıcağın derecesini...
şimdi bile kışın anneme gideceğim zaman 15 dakika önceden arayıp
'anne ben gelecem 1-2 tane cam açta oda serinlesin biraz'
diyerek gidiyorum...
küresel ısınmanın kaynağını ...
boşuna sağda solda arayıp ...
millete bulaşmayın...
anakraliçenin adresini vereyim onla pay edin kozunuzu...

sıcaktan,yazdan şikayet eden, söylenen bir çok yazım vardır...
bir tane soğuktan şikayet ettiğim yazımı okudunuz mu :)
oysa benim işim genelde açık havadadır...karda ,kışta,yağmurda...
demek ki bazı şeyler alışkanlık üzere yada alıştırıldığın gibi sürmüyor...
her etkiye ...
her bünyenin tepkisi farklı oluyor...

bademciklerim sorun çıkarttıkça herkesler
''alalım bitsin bu sorun'' dedikçe...
__hayır bekleyeceğiz ...
diyen doktorumdu...
''tanrı boşuna yaratmış olamaz di mi vücudun savunma kalkanlarından biride
bademciklerdir''
derdi...
büyüdükçe...
yün faniladan başlayarak...
kıyafetleri hafiflettim...
10 -11 yaşlarında bademcikten yatağa yapışmalarım azalmıştı...
bir kaç yıl içinde geçti...
uzun yıllardır tonsilit olmamam ...
dr.umu ve onun haklılığını hatırlatır bana...
bademcikleri sağlam duran bana karşın ...
tanıdığım bademciksizler
ki bizim ailede dahil...
yılda 3-5 kere serilir yatağa...

elbette burda...
aman sakın bademciklerinizi aldırmayın ...
onlarla barışın ...
gül gibi yaşayıp gidin filan demiyorum...
kronikleşmiş bir bademcik sorununun tahribat potansiyelini biliyorsunuzdur nasılsa...
her sorun her hastalık kişiye özeldir...
hepsinin doğası farklıdır...
çünkü insan farklıdır...
kaldı ki herkesin doğrusu kendinedir...
heh işte kısacası...
yani canınız ne isterse onu yapın...

bundan birkaç yıl önce şubat ayında...
kolumun rontgenini çektirmek için ortopedist bir arkadaşımın çalıştığı
tanıdık bir kliniğe gittim...
yerinde yoktu...
dolaşa dolaşa aramaya başladım...
koridoru dönmeden seslerini duydum...
koridoru dönene kadar ...
yükselen sesleri dinledim biraz...
pislik olsun diye ya da meraktan değil...
kol,rontgen,sedencik,ameliyat kelimelerini yakalarsam konuşmalarda...
tabana kuvvet uzamak için...
duyduklarım...

''__ameliyathaneyi tadilata sokacak zamanı buldu salak...
__iş bilmiyor bu adam iş...
__napsak nası çözcez bu işi...
__kaçacak abi bu bademcik furyası ...
__bu adam bu iş bilmemezlikle batar yakında''

beni ilgilendiren bişey bulamadım döndüm koridorun köşesini...
3 dr...
ki içlerinden biride benim ortopedist...
ayakta hararetli hararetli tartışmaya devam ediyorlar...
selamlaştık...

__dur iki dakka ...gideriz birazdan rontgene
dedi...

tamam anladık ameliyathanede tadilat varmış...
diğer iki dr.da buna çok kızgın...
birde nasıl oluyorsa bademcik kaçıyormuş...
ee başka...
merak ettim...
kbb ciye sordum...

__noldu önemli bir ameliyat mı vardı ...
__daha ne olsun bademcik sezonu açıldı ameliyathanenin teki çalışmıyor şu anda...
__bademcik sezonu ne?
__e şubat ayı sedencik sömestr... bademcik ameliyatı yapıcaz di mi...
__nasıl yani...deniz sezonu açıldı,balık sezonu açıldı gibi...
size ne milletin bademciğinden... yakaladığınızın bademciğini mi alcaksınız...
__para kazanıcaz herhalde dimiii hahaha...ya sen hep gel harika sorular soruyorsun...
__nesi komik sorduğumun...
__nolcak peki bademcikler ...turşusunu mu kurcaz ...

iki uç nokta varsa...
ki var...
diğer uçtakilerde sağlam dokuya dokunmamak adına...
kulağını deldirene kaçık muamelesi yapanlardır...
işin fizyolojik kısmı biter ...
psikiyatrik kısmı başlar...
öyle bir anlatır ki...
kulağını deldirme fikrinin altındaki mekanizmayı sana...
''gidip nerden atsam kendimi ''diye düşünürsün...

neyse...
elim gayriihtiyari boğazıma gitti...

__neee?? yani senin bademciklerin duruyor mu hala hahaha...
__ne demek hala ya...duruyor tabiki nolmuş...
__olmaz yarın sabah gel alayım onları...

saçlarım diken diken olmuşken arkadaşım tuttu kolumdan...

__ya Allahaşkına şaka yapıyorlar dur rontgene çıkıcaz şimdi...
__hangi kısmı şaka...
__senin bademciklerin alınma kısmı...



22 Responses to “cikbademcik”

Ece dedi ki...

Ne çok özlemişim yazılarını..O yazıların satır aralarındaki sokuşturmaları(!)..

Geçmiş olsun.Kolay kolay hasta olmam.Bademciklerim ilk günkü gibi tertemiz durur. Vücudun sigortasıymış onlar.Bizim kızların doktoru da (yılda 3 seferden fazla sorun çıkartmazsa)alınmasına karşıydı.
Mevsimsel ameliyat modaları ilginçmiş.

Çok çabuk atlatmanı diliyorum.
Sevgiyle

tropicalmalibu dedi ki...

seama sedencik gecmis olsun...gercekten bakin sadece ben degil sizi okuyan takip eden diger
okurlariniz diyelim.ayni fikirdeyiz gercekten bu kadar ustaca laflari kakalamaniz afadersiniz ama oyle turkcede oyle diyorlar ben bitiyorum.
felaket yaziyorsun kalemine kuvvet
cokta guze laf aliyorsun diye deyimmmi vardir nedirr ya iste ondan
yorum yazarken zaten patt acigi veriyoruz.vay be ornk.hemen yas bas tahsil entel dante oldugunu aninda ogreniyorsun sedencik cunku akillisin benim cok hosuma gidiyor o yuzden asigim bekliyorum sabirsizlikla ne yazacak sedencik diye bakiyorumki anlamadim ufaktan sana iz birakarak kaciyorum.sarkikimi turkumu dinliyorum.yesilleniyorum icim aciliyor sayfanda baktim caktigim cakabilecegim konu varsa sedencikk diye korka korka yorum yaziyorum..
saka tabikieee senin gibi tatli insandan korkumaz inadina sonuna kadar savasip kazanmak sevmek gerek.ama hicte sormuyoruz acaba sedencik neyi sever ne ister diye yazdiklarindan okuyucularindan zaten durum anlasiliyor.ben seviyorumya kimse beni baglamaz hemde hic kimse.bu arada gercekten turkcem duzeldi klavyem bozuldu olacak is degil ozur dilerim.turkce ilerliyor sedencigim
neyime yarayacaksa tamda su donemde bagirip cagirmaya ama tr,de degilim yirttim.sessiz katilyorum eylemlere dermisim.
ay fenalikar getirdim sedencik sana
diger yazilarina yazmadim onun icin++++larida buraya yaziyorm.
benim derdim kavye bademciklar dursun zararsiz durmalarinda yarar var diyordu dr,lar bu arada lahanaya cok guldum ne guzellll benzetme sahiii benim kizlar ne diyor anlamiyorlar anlatana kadar catladim.ama gulmekten.. sen hep yaz sedencik sincapta yabanci degil aman alahim bizim caddeler sokaklar sincaplarla dolu pek sevdim.saglicakla kal nesen yerinde mutlulugun daim olsun.
sevgiyle

tropicalmalibu dedi ki...

sedencik yazdiklarimi ben zor okudum kiracagim bu klavyeyi suc benim degil
inan bana.. Bu kadar rezil turkcemi olur yaa:( En iyisi ben ingilizceye devammi etsem acaba klavye bozuluyormu bana..? Neden turkce yaziyorum diye hata ustune hata yaptiriyor bana hakli ama aninda turkce yazamam diye isyanlarda;)))))

bilge dedi ki...

merhabalar sedencik geçmiş olsun bademciklerin kötü olmuş benim size bir tavsiyem var burda uzun yazamıyacağım kuru bamyayı havanda dövün iyce ufaltın günde 3 yemek kaşığı içebilirsiniz hemen geçiyor bademciklerin iltihabı oğlum için bademcik ameliyatı kesin olmalı demişlerdi ama olmadı yıllar geçti bir daha hiç bademciği şişmedi..geçen yılda kızımla ilgili bir sorunu bamya ile hallettik onada kesin ameliyat demişlerdi hatta ameliyat günü bile alınmıştı ama gerek kalmadı o tarihe kadar hiç bir şey kalmadıki ameliyata gerek duyulmadı ..sevgiler..

bilge dedi ki...

bamyayı su ile içeceksin unutmuşum yazmayı .sevgiler...

Hamiyet dedi ki...

Canımcım, sen de mi hasta oldun :( geçmiş olsun, acil şifalar diliyorum.

Aman bana da demişlerdi devamlı sorun üzerine sorun yaratan bademciklerimin illa çöpe gitmesi gerektiğini ama dinlemedim iyi ki de dinlememişim yaş ilerledikçe sorun filan da kalmadı.

Bedenimi koruyan bir şeyi neden söküp atayım ki o olmasa direk bedenimin başka yerine çöreklenecek hastalık ama onun sayesinde önceden haberdar ediliyorum.

Yaradan ne de güzel yaratmış. Bazen düşünürüm şu olmasaydı, buram şöyle olsaydı ne olurdu diye mesela kipriklerimiz olmasaydı düşünsene gözlerimiz direk tüm mikroplara, tozlara açık hale gelecekti, estetiğinden hiç bahsetmiyorum bile yani yüce mevlam şu beden makinemizi öylesine güzel inşa etmişki her bir yerimiz muntazam bir şekilde ve hiç bir şey gereksiz değil.

Canımcım tekrar geçmiş olsun.
Sevgiler...

gülsen VAROL dedi ki...

ewwwwet....bademciksizden bademcikliye selam olsun!!! Yanan,batan,gıcık yapan, olmayan gıcık bademciklerime gargara yapıp döndüm pc.nin başına ve yazını okuyunca yere düşecektim gülmekten az daha!!
Ne kadar zarifsin Seden.. ve nasıl bir nezakettir bu ki, bundan sonraki gripin adının Sincap olabileceğini düşünmüşsün..
Bence, bu elde kalan aşıları olmasa da, yeni üretilecek olanları bir şekilde önce "camış gribi" vak'ası üretip piyasa sürecekler..domuzdan sonra sincap olmaz ama!!... olur mu yoksa?

Sedencik dedi ki...

ECE.....Ececim nerelerdesin sen :)
bende seni özledim...
aman maaşallah olma tabiki hasta...
hoş bu sene ilginç bir direnç geliştirdik toplum olarak...
iyi bak Ececim kendine ...
ve tabiki bademciklerinede :)
sevgiyle...

Sedencik dedi ki...

TROPICALMALIBU.....tropicalcim yüreğinden geçirmediğini
klavyeye dökmediğini bilirim...
o yüzden yüreğinden benim için geçen bunca içten güzelliğe
teşekkür de yetmiyor...
anladığını biliyorum...
sen dilediğin gibi yaz...
hiç endişen olmasın anlıyorum :)
''neyime yarayacaksa'' demişsin ama...
ilerlesin tabi Türkçen...
bağırıp çağırmak az iş mi...
o da yeter...
hatta şu sıralar bu ortamda sanırım tek işimiz ve yapılması gereken bu...
ve...
rahat bırak klavyeni ...
kırmaya filanda kalkma:)
herşey gayet net anlaşılıyor...
ve hakikaten lahana gibiydim kat kat :))
giymesi dert çıkarması ayrı dert...
ama...
bak şu senin oralardaki sincap çokluğuna çok özendim şimdi...
yahu burda koruda ormanda...
bırak sincabın kendini...
hiç değilse kuyruğunu görecem diye
saatlerce beklediğimi bilirim ben :)
sende mutlulukla güzellikle sağlıkla kal tropicalcim...
sevgiyle...

Sedencik dedi ki...

BİLGE.....hakikaten şaşırdım...
bende otlardan bitkilerden anladığımı zannederdim...
ilk defa duyuyorum bamyanın bu özelliğini...
hatta bamyanın iyi bir tarafı olduğunu:)
şaka tabi...
yemeğine uzak dururum ama söylediğin şekilde içebilirim...
çok güzel bir bilgi oldu bu...
sevgiyle...

Sedencik dedi ki...

HAMİYET.....tam hastada olmadım şimdilik...
yarımı nasıl oluyorsa :)
yani...
batıyor acıyor filan...
sağol canımcım ikimizdede geçer inşallah yakında...
bende düşünürüm bazen
''ya olmasaydı'' diye başlayarak...
empati kurabilmek içinde gerekiyor...
en net şekliyle...
kırık,incinme,ezilmeler öğretici olmuştu bana...
hakikaten gereksiz hiçbirşey yok ...
sevgiyle...

Sedencik dedi ki...

HASRETSENFONİLERİ.....problem aynı gibi ...
''yanan,batan'' şu aralar bende böyle tarif ediyorum :)
gidişata bakınca...
önce koyun sonra domuz gribi...
o zaman sıralama sizin dediğiniz gibi ''camış gribi'' olmalı...
ama...
aşı ellerinde patlamasın istiyorlarsa...
herkesin ilgisi çeken sevimli,bıcır bıcır biri olmalı...
mesela 'sincap'' gibi :)
sevgiyle...

nightmarer dedi ki...

11 yasinda var-yok arasi gitti benim bademcikler.. Sedat Katircioglu vardi. O idi doktorumuz.. nur icinde yatsin..

bademciksizler grubunda olsam da kolay hastalanmadim bu yasa kadar pek sorun yasamadim sonrasinda yani..

insaallah gecmistir artik, kalmamistir hastaliktan bir eser:)

bende ilkleri öyle büyüttüm )) cok soguklarda oturuyorduk, dikkat edilmeli idi kendi kararimca.. sonra o kadar israrci olmadim giyimde.. ama hala ayaklarda terliksizlige katlanamam evde:))

bir hastaligi böyle nes´eli hale getirme de.. anca sen tarafindan ele alindiginda olur herhalde :))

bademcik sezonuna da güldüm ki, sadece bademcik mi ameliyat konusu olunca.. dr.larin neden gözlerinin parladigina sasmamak lazim dimi))

nightmarer dedi ki...

sen yorumlari cevaplarken.. ben yorum yazarken.. gelen bir telefonla pencerenin cok kalmasi ile yorumumun gidip gitmedigini teyid tir bu:)))

Sedencik dedi ki...

NIGHTMARER.....henüz değil ama yakında geçecektir :)
bademcikler kalsada gitsede ...
önemli olan sonrası...
demek...
doğru kararlar verilmiş zamanında:)
terlik konusunda kesinlikle katılıyorum...
işte burda alışkanlıklar giriveriyor devreye :)
biraz garip terliklere tutkunumdur...
ama ...
olmazsa olmazımdır :)
yorum teyidi süperdi...
ne güzel...
aynı zamanlarda burdaymışız demek:)
sevgiyle...

suskunbiradam dedi ki...

Güzel yazılarınıza ben tekrar dönebildim...

Selamlar :)

lider dedi ki...

merhaba sedencik bende sizin gibi kış mevsimini sevenlerdenim sıcakla hiç aram yoktur ama ne yazıkki merkezi sistem ısıtmadan dolayı kışın ortasında bile atletle oturmak zorunda kalıyorum bir hırka giymek bir battaniye alıp koltukta kitap okumak sıcacık bir sahlep içmek bunların hiç biri olamıyor neredeyse küresel ısınma bir yandan merkezi sistem ısıtma bir yandan kış keyfimi yok etti resmen ve bu kadar sıcak evler kışın hiç sağlıklı değil kombilileri kıskanıyorum galiba :)) aman bademciklerimize sahip olalım diyorum ve saygılar ve sevgiler sedencik

Sedencik dedi ki...

SUSKUNBİRADAM.....hoşgeldiniz :)çok sevindim sizi yeniden burda gördüğüme :)
sağlıcakla...

Sedencik dedi ki...

LİDER.....merkezi sistem sadece kış keyfinizi değil bütçeyide mahvetmiş olmalı öyle değil mi:))
hakikaten ...
aşırı sıcak son derece sağlıksız ...
sevgi ve sağlıcakla...

Diğer yazılarınızın tamamını buraya taşımayı düşünüyorsanız bence çok iyi olur.
Saygı ile...
A.Dursun

Sedencik dedi ki...

AHMETDURSUN.....biraz zaman bulduğumda düzenliyeceğim :)
sağlıcakla...

Salt bu müziği dinlemek için bitene kadar orada kalınıyor.
Kolay gelsin.
A.Dursun