bu sitedeki yazılarımın....kopyalanması,çoğaltılması,yayınlanması 5846 ya göre yasaktır...

deneme yanılma


 


10 gündür mutfakta grev var...
hatta yüklük/ kiler karışımından bir karton bulup onun üstüne yazıp...
mutfağın kapı kasasına bile astım...
kapı yok çünkü çook yıl önce gereksiz yer kapladığını düşünüp...
kapıyı sökmüş onuda yüklük kiler karışımına koymuştum...
duruyor hala orda...
bunca yıldır eksikliğini hissetmediğime göre demek hakikaten gereksizmiş...

herşey...
10 gün önce araziden akşamüstü dönüp eve biraz erken gelince...
zeytinyağlı fasulye ile patlıcan salatası yapmam yüzünden oldu...
tevazu göstermeyeceğim iki yemek...
ikisinide iyi yaparım...
akşam sofrada ekselans önce fasulyeyi yedi...
uluslararası standartlarda gurme ya...
ya da ben kızdırmak için 'ekselans' diye diye...
kendini hakkaten buckingham sarayında sandı ya...
mmmladı...
__fasulyenin cinsi çok güzelmiş...
dedi...

yani keramet tarlada...
şeytan dedi kaldır sofradaki cânım z.yağlı fasulyeyi...
git mutfaktan bir tabağa tarladan geldiği haliyle koy getir...
uymadık şeytana...
ama...
patlıcan salatasındaki muhteşem fikride ...
''patlıcana en yakışan halin salata hali olması'' ...
olunca...
doz aşımı oluyor...
çünkü bu fasulyeler patlıcanlar ...
tarladan zeytinyağlı ya da salata formunda çıkıp sofraya servis yapılıyor...
kıhlayıp tıslamaktansa grevin daha kalıcı daha kolay...
en önemlisi en işime gelen olduğuna karar verdim...

ehh...
telefonla ulaşılabilen...
ne kadar balıkçı,köfteci,pizzacı varsa akraba olduk haliyle...
bütün pizzacıların...
call center dedikleri çağrı merkezlerini oluşturup bağlandığınıda öğrendik...
bu çağrı merkezlerinin çalışanları ile iletişimin her geçen gün daha zorlaştığını...
hatta...
''izzzınız eynnncci hmuuurmu ossun alınnn hımurmuuuuuuu''
olarak kulağıma ulaşan ses öbeğinin...
aslında bir cümle olduğunu...
anlamının...
''pizzanız ince hamur mu olsun kalın hamur mu ''
olduğunuda...
kulaklarımın eşek kulağına dönmesine 5 kala öğrendim...

uzun bir süre çağrı merkezlerinden uzak durmaya karar vermişken...
ödeme yapmak için aradığım bankanın çağrı merkezi elemanı...
__bir kaç dakika vaktiniz var mı...
diye...
düzgün bir şekilde sorunca...
ki kesinlikle herhangi bir ürün pazarlaması veya ön tanıtım olduğuna emin olduğum
halde...
__tamam dinliyorum
dedim...

yanılmamışım sigorta pazarlamasıymış ...
iyi bir iki dakika içinde biter...
günlük olarak 2.99 liraya geldiğini...
öyle...
aylık 90 lira demektense
günlük 2,99 lira demenin cazibesi bir başkadır...
primlerin kredi kartından düşeceğini ...
bıdı bıdı bissürü bişi anlattı...
devam etti ...
kaza geçirirseniz ayakta tedavide tüm hastane masrafları...
yatarak tedavide hastane masrafları artı çalışamadığınız günlerin tazminatı...
vs..vs..
ve saire çünkü kaza lafını kullanımındaki rahatlığı rahatsız ettiğinden...
ben çoktan ''Allah korusun''larıma başlamıştım ...

meğer asıl bomba sıradaymış...
__siz öldüğünüzde yasal varislerinize.......
__kaza ile öldüğünüzde ödenecek para.......
__doğal ölümünüzde ödenecek para.....

koptum konudan ...
''çenen tutulsun kadın''
demeden önce lahavle çektim...
anlamadı...
yukardan cevapda bulmadı...
kestim uzun cümlelerini ...
yinede kalan kibarlıkla bitirmeye çalıştım...
__yeterince sevimsiz bir konu ilgilenmiyorum...
__ama hayır nesi sevimsiz ...sigorta bla bla bla...
__hanımefendi sevimsiz olan kısmı ölüm...ilgilenmiyorum hepsi bu anlaşıldı mı...
__ama herkes ölceeek ondan...

düşündümde aslında yukardan cevap ve yanında sabırda gelmiş bana...
ki bu 3 cümleyi düzgün düzgün ettim telefonda...
zaten gelenden ne kadar alacağınız size kalmıştır...
kimi kahve kaşığı kimi testiyle...
benimki kahve kaşığıymış demek...

peki...
demek herkes ölecek...
bak keşfetmiş bu zeka gerektiren sırrı...
bende keşfedeyim ...

__siz oraya hangi kontenjandan girdiniz densizlik kontenjanı mı...
yoksa...
bir malı nasıl bok ederimde pazarlayamam kontenjanı mı...

öyle 3-5 sn.sessizlik olup cevap gelmeyince anladım ki...
geç intikal kontenjanından girmiş....
kapadım telefonu...

yakınımda elimin altımda filan olsa...
eğer kocaman bişey değilse...
üstünde tepinmem işten bile değildi...

ne sigorta ne de ölüm bam telime basan...
sadece mekanikleşen insan...
duyarsızlaşan duygusuzlaşan...
getirilerinden biri olarakda dangalaklaşan...

açık sözlülük,netlik,dürüstlük...
kısa cümlelerle bir konuyu çabucak ifade edebilmekle...
densizlik dangalaklık arasında...
sadece bir tık vardır...
o bir tık'ı anlamayanadır kızgınlığım...

sokaktaki 'can'lara bir kap su birazcıkda yemek vermeyi unutmazsınız değil mi...

yahû çoook zaman önce...
ekselansın yaptırdığı sağlıklı ve ölümlü bir sigortayı bile...
sevimsiz olduğu gerekçesiyle...
ertesi gün iptal ettirmiştim...

ee cornwelle geçmeden önce agatha rahle-i tedrisatından boşuna geçmemişiz...
ne belli belki paranoid yapım var ve o açığa çıkacak...
ne belli benim 3 gün sonra...
ekselansı...
elinde satır yaklaşan bir tip...
sonrakinde...
salonda poker masasına yaslanmış ve silahın namlusundaki dumanı üfleyen bir tip...
bir sonrakinde elinde bir fincan kahve ve gülümseyen bir yüz...
ki...
arsenik kesin kahvenin içinde...
meğer aylardır küçük dozlarda verirmişte öldürücü doz şimdiymiş...miş...
filan diye hayal etmeyeceğim...
halusinasyona döndürmeyeceğim ne belli...

hee ...
evde salonun ortasında kurulu poker masası var mı...
yok...
ekselansın silaha ilgisi var mı...
yoookk...
ama imagine etmek için bu materyallere ihtiyaçta yok...
bula bula ekselansı mı buldum paranoid yapının altını çizdirecek...
özel seçim değil tabiki ama yan komşunda kıyak olsun diye
gidip sana sigorta yaptırmıyordur herhalde...

ee bozuldu biraz tabi o zamanlar...
napalım...
''benimmm oğlum-kızım-kocam-karım-annem-babam aslaaaa yapmazzzzz''
diyerek kayıtsız şartsız güvenenlerden değil...
kayıtlı şartlı güvenenlerdenmişim demek...
içerdekilerinde dışardakilerinde
karıları kocaları anneleri-babaları...
''benimki aslaaaa'' diye başlarlar...
bu uzun soluklu bir türküdür...
hiç bitmeden hep söylenir...
yapanlarda zaten jupiterden ithal ettiklerimizdir...

sigortadan ve ekselanstan çıkarıp genelleştirirsek...
aslında güvensizlikle direct alakası yok...
ama koşulları uygun hale getirmeninde alemi yok...
bir insanın yapabildiği bir şeyi başka insanlarında yapabilme potansiyelleri
her zaman vardır...
ve bazı potansiyellerde açığa çıkmak için koşulların olgunlaşmasını bekler...
kedi gibi koklayarak mesaj iletip ...mesaj alacağımızda yok...
o halde dene-me ve yanıl-ma...
bu sefer...
olumlamayalım lütfen bu cümleyi...
yani ...
''dene ve yanıl tecrüben olsun'' değil...
''hayır deneme dolayısıyla yanılma'' olarak anlamlandıralım...
anlamlandırdık di mi...
güzeeel...

dozundaki paranoid yapı belki koruma kalkanıdır...
ama doz aşımı ince bir çizgidir sonuda pek parlak değildir...
ee ne gerek var durduk yere tetiklemeye...
ha piz naptıkk
tetiklemedik işte...
ettiğim haltı düzeltmek için 3-5 taklada atmışımdır canım sonradan...

tabi...
şu da olabilirdi baskılamak...
olmaz değil olur...
içinde tutar yansıtmazsın karşıya...
biter mi
ı ıhhh...
size şimdi ...
__aklınıza sakın kırmızı timsahı getirmeyin
dediğimde...
ne kadar başarılı olacaksanız...
işte o kadar başarılı olurdu...
hani ...
''yeterki kimse kızmasın öfkelenmesin incinmesi ben ufalarım kendimi'
yaklaşımı...
fedakarca ve boynubükük başlar ama ille ajitasyona döner...
bknz:''senin için saçımı süpürge ettim''
cümlesi...
eğer herhangi bir zaman diliminde herhangi birinden bu sözü duyduysanız...
ya da ettiyseniz...
bilin ki o güne kadar size sağladığı hertürlü konforun faturası kesilmeye başlanmıştır...
ya da kesmeye başlamışsındır...
aman diyim...
ufalana ufalana yok olmaya 5 kala ...
kim çıkıp toplayacak seni...
oyun hamuru musunda parçaların toplanıp yeniden yoğurulup sisteme kazandırılacak...
feci egosantrik dursa da düşününce geçecektir :)

8 Responses to “deneme yanılma”

Çağlar dedi ki...

Yine dopdolu bir yazı olmuş. Konu sıkıntısı hiç çekmiyorsun anlaşılan. Sondaki, sigortadan girip egosantrik görünen ama olmayan noktada biten son konuyu değil de, canlardan önceki bir tık'lık konuya bakmak istiyorum ben biraz.
Mekanikleşen, duyarsızlaşan insanın kendini iyi ifade edeyim derken dangalaklaşması beni alakadar etmekte. İnanmazsın bu yazının yayınlandığı vakitlerde, ama ben daha okumamışken nazi bir avusturyalı filozofun bir sözünü düşünüyordum:
" kesinlikle de... Devamını Görğiştim. berkeley'deki işimde devam etmiş olsaydım değişmezdim. çok dağılmış olurdum, pek çok kaçış yolum olurdu ve beni soğuk bir egoistten bir dosta, arkadaşa ve kocaya dönüştüren grazia'yla geçirdiğim uzun günlerden yoksun kalırdım. pek çok insan kendileriyle çevreleri arasına mesafe koyar. batı uygarlığı bir bütün olarak insanları "bireyler"e dönüştürüyor. ben benim, sen de sensin; birbirimizi sevebiliriz ama yine de ben ben kalacağım sen de sen. kurşun geçirmez cam gibi tarafların kendilerine ait bir varlıklarının oluşu, duygu ve hareketleri kısıtlıyor.
"
p. feyerabend, vakit öldürmek

adamın dediği bireyler o senin dangalaklar sanırım...

Sedencik dedi ki...

ÇAĞLAR.....konu değil ama vakit sıkıntısı çekiyorum :)
feyerabend'in mekanikleşen bireyleri tarifi ...
benim yazıdaki ...
yani canlardan bir tık öncesindeki :)
dangalak tanımıyla örtüşüyor...
ama...
yazdığın bütüne bakınca...
''ben benim, sen de sensin; birbirimizi sevebiliriz ama yine de ben ben kalacağım
sen de sen''
diyor ya...
doğru anladıysam yani bu bir itirazsa ...
1+1=1 olmalı diyorsa...
ı ıh :)
1+1=2 olmalı...
daha doğru bir tanımlamayla...
1 olmanın özellikleri kaybedilmeden...
2 olmanın bütünlüğü ve güzelliği yaşanmalı...
umarım yanlış anlamamışımdır...
senin bakmak istediğin konuyu ve yanısıra filozofun fikrini...
ki anladıysam da düzelt elbette:)
sağlıcakla...

Adsız dedi ki...

uuf.. derin konu.. =)
* grev iyidir.. hakkını aramak iyidir..
*unutanlara hatırlatmak iyidir..
*her sel bir ilk damla ile başlar.. ama her damla sele dönmez gene de dikkatli olmakta fayda vatdır..
*dikkat hiç bi işe yaramayabilir.. ama en azından krndine değil hak edene kızma şansın olur..
*fasulyeyi zamanında ciddiye almak lazım.. doğrudur..
*densizler ve dangalaklar eğitilebilemez.. ama şartlı refleks öğrenilir..
*çağların dediği şeye ben de..
"çalıştığım bi iş yerinin duvarında bi tablo vardı.. grafik çalışma da denebilir..
bir yumurta yanında artı işareti yanında bir yumurta daha..
eşittir işareti.. ve iki kırık yumurta..

işte insanların eşleşince tekleşmesi gerekmediğinin doğru bir ifadesi demiştim.. zaman bana eş olmanın ve veya anne / baba olmanın medeni olmamak anlamına geldiğini kanıtladı..

ama.. fikrimi değiştirmedi.. gene olsun gene yaparım..

gerçi çatlak paskalya yumurtası oldum bu düşünce silsilesi içinde =D ..
ve bu tavsiye edilir bişi mi bilemedim bak şimdi.."
demişrim..
bir artı birini görünce çok sevdim.. ısındım =)..
*ben o kırmızı timsahlı bölüme de içimde kurbağa büyütmek diyorum.. patlamadan .. çıkartmak gerek..=)
*itina ile fatura kesilir asıcam ben bloğuma =)..
*"herkes herşeyi yapabilir" di evet ama..yetmedi.. şimdilerde yapabilir olmak ille de yapmayı gerektirir mi ? sorgulaması içindeyim..
*amibin bile sınırı var.. benim neden olmasın =)..
der öper giderim..

yine hayran..
atalet..

Sedencik dedi ki...

ATALET.....ahaha kesinlikle haklısın...
eğitilemiyor ama şartlı refleks öğreniyorlar...
aynı örnekten gidelim...
diyelim yüz-yüze sigorta satacak olsun ...
gülümsemek şart ya...
başından sonuna gülümseyecek ...
kaza-ölüm lafı geçtiğinde Allah korusun demesi öğretilecek...
böylece şartlı reflekside kazanmış olacak :)
tablo şu...
mekanik bir ses ve geniş bir gülümseme eşliğinde
öldüğünüzde -Allah korusun-yasal varislerinize...
kazada bir yeriniz koptuğunda-Allah korusun-şu kadar para...
konunun içeriği,gülmesi,ses tınısı,Allah korusunları ...
hepsi farklı telden çalıyorsa...
anlayacağız ki bu şartlı refleks geliştirmiş
üstteki cilanın altında başka bişi var :))
evett 2 yumurta kesinlikle kırık yumurta...
sen çatlamışından değil bozulmayanındansın paskalya yumurtasının...
biliyorsun di mi dindar olanların pas.yumurtasının bazılarının bozulmadığı inancını...
ve sakladıklarını...
''yapabilir olmak illede yapmayı gerektirir mi''
sorgulanmalı tabi...
bence...
çok genel bakarsam cevabım hayır...
daraltırsak...
ve o dar alan hangi konu ise yasa/ahlak ve diğer kurallarıda çıkarsak dahi...
yapınca sırtımıza yük asıyorsa cevabım yine hayır...
yapınca sırtımızdaki yükü kaldırıyorsa cevabım evet...
hee nötrse yani kaldırılcak yük yoksa...
yapmasanda oluyorsa yapmaa yaşasın murphy :)
yazıyı didikleyerek yorumlamana,
algına,çaktırmadan kollamalarınada:))
ben hayran...
sevgiyle...

Nightmarer dedi ki...

K.validem.. eltimlerde kalirken her carsi dönüsü kabak getirir, eltimde pisirdiginde.. her seferinde gerine gerine ..Kabak güzelmis!!.. dermis :))

evine gitmis yine kabak almis.. kendi pisirmis.. bu sefer onlar gelmis ihh´ihh iyi kabak vermemis adam!! demis.. yine eltime gelipte kabak getirdiginde aksam yerken Kabak güzelmis!! deyince.. kaynim dayanamayip.. Anne kabak mi güzelmis pisiren mi demis:))
"Annem kala kalmis..yine de..güzel pisirmis dememis)) cok kizmis ama belli etmemeye calisirken.. hihhh demis.. hem kabak güzel, hemde pisiren:)))

simdi eltim eline saglik denmezse gerine gerine kabak güzelmis der o sen kahkahalariyla:)) uzun uzun fikra anlatir gibi anlatmis oldum ama yazini okudugumda benimde bir grev yapma zamanim geldi de geciyor mu? diye düsündüm))yok evdeki diger bireylere kiyamam ki:)))

digerlerini yorumlamaya zaman kalmadi kisa cümle kuramama özürlülügümden:)) kolay gelsin diyorum.. sevgiler..

Sedencik dedi ki...

NIGHTMARER.....oooo bu alışkanlığa dönmüş senin validedeki...
işte asıl o tam grevlik:)
ama hepinizde iyi sabır varmış:)
bak üzüldüm şimdi ekselansa ...
yazık bir unutacağı tuttu günlerce pizzaya talim etti :)
yok yok sen grev yapma...
sonuçta bizdekide bitti...
akşam yine fasulye yapsam mı ne ...
hani aynı menüyle baştan alalım:)
sanada kolaylıklar olsun...
sevgiyle...

Adsız dedi ki...

halalarımın kayın validesi böyleyniş..

kendi almadığı halde..
aferin herif fasulye güzelmiş..
aferin herif kabak güelmiş..

eğer yemek kötüyse ..
gene manava kızarmış ama.. =)
manavdan başka kuz tanımazmış..

benim halalar da..
yedikleri bir yemek güzelse..
aferim herif yemek güzelmiş derlerdi..eline sağlık yerine..

herif sözü affola.. herif olmanın kabahat olmadığı küçük esnaf olmakla ilgili olduğu zamanlardan bu anı

atalet

Sedencik dedi ki...

ATALET.....şu her ailenin kendine özgü bazen şifreli cümlelerini çok severim ve anısını merak ederim...
çok güzelmiş :)
ve teşekkürler anı için...
bu geciken cevap için af senden olsun hı olmaz mı :)
sevgiyle...