bu sitedeki yazılarımın....kopyalanması,çoğaltılması,yayınlanması 5846 ya göre yasaktır...

sonra...



meğer...
sakin bir ülkenin sakin bir eyaletinde yaşayan insanlarla aramızda derin farklar oluşmuş...
farkında bile olmadığım...
tatil nedeniyle gelen bir yakınımla laf lafı açarken...
birbirimize işlerimizdeki son durumu anlatırken...
o da meslekte yaptığı savcılık stajını anlattı heyacanlı heyecanlı...
havaalanında şüpheli bir ölüm varmış...
o araştırılıyormuş...
insanlar çok tedirgin olmuş...
yazılı-görsel basın çok üstünde duruyormuş...
o bıcır bıcır anlatıyordu...
bende bir filmin anlatısını dinler gibi dinliyordum...
ta ki
''belki burda da göstermişlerdir televizyonda''
diyene kadar...
*
içinde yaşadığımız gerçeklerin farkını...
sonra o farkların gerçek niyetine tanımımız olduğunu...
unutuyoruz arasıra...
onun çok önemsediği...
gündemlerini oluşturan olaya bir bakın...
şüpheli ölüm...
yani şüpheli ama inceleme sonucu doğal ölümde çıkabilir...
şüpheli ve inceleme sonucu cinayetde çıkabilir...
kaza da...
kısaca...
şüphe'nin yarattığı gündemin getirdiği gerçekler...

oysa...
burda sıra mı gelir şüphe'den süzeceğimiz gerçeğe...
onu televizyonlara taşımaya...
sabah
ilköğretimde türban tartışmasıyla gözümüzü açıp ''günaydın'' diyoruz...
akşam
üniversitede porno tezi'nin halkda değil ama
üniversitenin kendinde yarattığı depremle
''iyi geceler''diliyoruz...
böyle bir tezin hazırlanması iyidir ,kötüdür bilemem...
bildiğim tek şey bölümüne ,öğretim görevlisine,öğrencisine sahip çıkmayan üniversite
başlı başına problemdir...
kimbilir belkide öğrenci tez konusununun adını değiştirse bunlar olmayacaktı...
bu üniversite zamanında 900 lü hatlardan gelen parayla kurulduğuna göre...
mesela...
tezin adıda ''900'' olsaydı bu deprem yine olur muydu...

başka ne var bizim tv.larda...
hapishanelerden tahliye olanlar var mesela...
polislerin yaşadığı travmaya bak...
uğraş didin yakala...
sonra?
bizimki ise travma bile değil buz gibi deja vu...
hazır hapishane demişken...
hani herşeyimiz özelleşti bir hapishaneler kaldı ya...
onlar ne zaman özelleşecek onu merak ediyorum...
24 saat sıcak su...
seçmeli yemek menüsü...
günde bilmemkaç saat internet...
1 alana 2 bedava masaj yapan tv.koltuğu...
savcıyla vızıttırı hapishanesine gönderilmesi koşuluyla itiraf pazarlığı...
öde parayı gir özel hapishaneye...
demedi demeyin...

sonra...
cumhurbaşkanı öğrenci temsilcileriyle görüştü...
öğrencilerden biri görüşmeye jaguarıyla gitmiş...
ilk aklıma gelen 2-3 kalem var basında...
asparagas üstadı...
aaah ah yandaşlığa soyunmadıkları eski günlerinde olsalardı...
atacakları başlığı biliyordum...
''cumhurbaşkanı, jaguarlı öğrencileri kabul ediyor'' olacaktı...
işin asparagası bir yana...
paraları birleştirip sinemaya gitmenin...
yol parasına kadar bira ve patatese yatırıp eve yürümek zorunda kalmanın...
ertesi günkü finale sabaha kadar oturup çalışırken
gece yarısı biten tüp yüzünden çaysız kalmanın...
elektrik bölümündekilerin bilgisine güvenip...
teoriyi pratiğe geçirmek üzere kablolarla 3 dakikada imal ettikleri ısıtıcının
ana kofrayı attırması sonucu hem çaysız hemde ışıksız kalmanın...
kahvelerde düzenlenen king ve briç turnuvalarının
keyfine varmadan biter miymiş ya hû üniversite...

sokaktaki can'lara bir kap su birazcıkda yemek vermeyi unutmazsınız değil mi

sonra
yeni bir dizimiz daha oldu...
''muhteşem yüzyıl''
sabahlara kadar süren tarihin arka odasında...
osmanlıdaki ibrikçibaşından saray soytarısına kadar...
bırak ne yaptıkları ne yedikleri ne içtikleri ...
kaç defa def-i hacet eylediklerine kadar anlatıla anlatıla...
demek millet gaza gelip dizilere taşıdı...
anlayacağınız dağ fare doğurdu...
da...
dağ dediysem ağrı ,palandöken filan değil elbet...
olsa olsa elmadağ...
hee bu arada diziyi beğenmeyenlerin büyük kısmı...
aslında...
içki ve kadınlara takılmışlar...
''padişahlar içmezmiş...o kadınlarda neymiş '' gibi...
doğru...
içmezlerdi,bölünerek ürerlerdi...
hatta...
demirhindi şerbeti içip ,alternatif takılırlardı...
maksat sizin dediğiniz olsun...

hee iyi birşeylerde var tabi...
mesela behzat ç. var pazar akşamları
bütün bölümleri zaten net' de de var...
bir de onun yardımcısı harun...
seyredende hayatının içersinde bir rol biçme isteği uyandırıyor...
hayır kibarlığı iyiliği güzelliğiyle değil
kaba sabalığı,anlık feveranları ve bir sürü uyuz huyunun yanısıra duruluğuyla...
yanlışlığını bile bile...
anlatmak öğretmek,inceltmek duyguları uyandırıyor insanda...
mesela
böyle bir figürü baba veya abi olarak düşünmek bir kâbus...
ama kardeş filan olurdu bak...
niyesi çok basit
bizim ailede cinsiyet hiyerarşisi değil
yaş hiyerarşisi vardır
anladı anladı...
anlamadı günde 3 posta keyifle tepeleyeceğin bir adam...

ve
en başından beri ''hanımın çiftliği''
oyunculuklar kadar kostümlerde çok çok güzel...
eseri 2 perdeye toplayıpda aynı kadroyla sahneye taşınmasını istemek...
çok mu uzak bir hayal...

8 Responses to “sonra...”

ezgilimelodi dedi ki...

O kadar güzel anlatmışsın ki,baştan sona kadar televizyon özetini gördüm sayfanda:)
Bizim ülkemizde adam akıllı bir dizi çok nadir çıkar..Yabancı kanalların papazları güzel giyinimli şahane insanlarken,bizim din adamlarımızı sapık,kir pasak içinde gösterirler.Ya da din hususunu fazla abartarak..Bizim hapishanelerimizde saz söz hobbareeeey diye gösterilip özendirilirken(bir adet babacan adam,bir adet sazcı:))Yabancı dizilerde aksine fazla kötülerler..Bizde kanal kapandığında bile ceza olsun diye belgesel verirler.Halbuki ben daha çok severim belgeselleri:))
Zaten okuldan eve gelirken kulaklarımda hala"ürtmeeeeniiim"sesleri çınlayıp dururken,televizyon seyretmek dahi gelmiyor içimden...
Hanımın Çiftliği mi?
Hmm evet kızın babasını seviyorum ben:))Şey de ölsün;Hanımın kocası:))(İsimleri bilmiyorum ama takipteyim:)))

Sedencik dedi ki...

EZGİLİMELODİ.....gazete+tv'lerden seçilmiş gündemin düşündürdükleri idi:)
Ezgicim bende hatırlıyorum dediğin gibi kılık kıyafet kaçkını bir kaç film karesi...
de
isim /konu hatırlayamadım şimdi...
hmmm...
yabancı filmlerde din adamı demişsin...
kıyafetler yine güzel ...
ama bir çırpıda aklıma gelen..
''gülün adı''-umberto eco- oldu...
sonra...
unutamadığım ve hayran olduğum ''sister act''
son dönemlerdense
bizde çok ses getirmese de''doubt''
geliverdi...
izlemediysen seveceğini sanıyorum...
hanımın çiftliğinde bahsettiklerin...
sırasıyla mehmet çevik ve fikret kuşkan...
olacak o kadar tiyatro farkı di mi:)
zaten günşirayda geliyormuş galiba diziye :)
sevgiyle...

tropicalmalibu dedi ki...

Merhaba sedencik nasilsin? gundem yogun ve takip ediliyor ama can SIKIYOR ben yine gecenin bir vakti sayfandayim SIKILMIYORUM.okuyup cayimi icip bakinip duruyom.yazacak cok sey yok aslinda derleyip toplayip en guzel sekli ile sunmusun bizlere okumak dusuyor.sevgiyle saglikla kalman dilegimizle...

Nightmarer dedi ki...

pazartesi gününden beri uzaklardaydim.. dün gecede acmaya firsat olmadi neti.. insaallah yeni yazi yazmistir diyordum ki eveettt :)

tv.da seyretmiyorum ne dizi ne haber herseye bîhaberim yanii :) netten de inan can SIKICI olanlari secip basliklari disinda okumuyorum iceriklerini..

buralarda haberler öyle yalin ki olanlari abartisiz.. yorumsuz veriyorlar.. bizim abartilan olaylar aslinda burada haber degeri olmayanlar.. ama insana verdikleri deger farkli ..

ne kadar yazilirsa yada söylenirse söylensin degisirmi ki bizde durumlar ??

Sedencik dedi ki...

TROPICALMALIBU.....iyiyim demek adet olmuş olsa da ...
tercihimi ''fena değilim''den yana kullanayım bu sefer tropicalcim...
bende bol bol yorgunluk var mesela...
yanısıra takipte hızına yetişemediğim sıkıcı gündem...
ve diğerleri...
''bir dokun bin ah işit'' oldu bu :)
sen nasılsın...
bendende sizlere sağlık ve kocamaan
sevgiyle...

Sedencik dedi ki...

NIGHTMARER.....uzaklarda nereye gittiysen hoş ve keyifli bir nedenledir umarım...
inanırmısın her akşam...
'yarından itibaren gazete okumayacağım haber dinlemeyeceğim '
kararını alıyorum...
ertesi sabah bir fincan çayla ilk iş haberleri...
sonra bir dilim ekmeklede gazeteleri okuyorum :)
değişmez değişmesinede
benimki
''söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil''
bazende iyiki varlar iyi yazıyorlar diyorum...
mesela şu fırtına koparan dizi içn en mantıklı ve en güzel yazı bekir coşkun'dan geldi...
sevgiyle...

kırlangıç dedi ki...

hangi birine cevap yetiştirim şimdi ben?
"Muhteşem Yüzyıl"
bilindiği üzre osmanlı padişahları kendilerini halife ilan etmişlerdir ve hepsi birer evliyadırlar ve evliya daha dünyadayken kendisine cennet vaadedilen kişilerdir.
böyle inanmış bir toplumda evliyaya içki içirmek, şehvet düşkünü göstermek hele hele haremi çok yanlış(!) anlatmak... haşa! ))
"hacivat ve karagöz niçin öldürüldü" filmi vardı ve çok harika filmdi, orada orhan gazi'nin kadın düşkünlüğü belirtildiği için kopan fırtınalar ve güme giden o güzelim film...
kayseri'de bir belgesel çekiminde kaleye çekilen biznas bayrağı için ayaklanan,
erzurum'un kurtuluşunda galeyana gelerek ermeni rolü oynayan öğrencileri linç eden halk...
yani karnımız hassas bizim...
muhteşem yüzyıl dizisi belkide bir gündem saptırma girişimidir ve yapılan bir kayıkçı kavgasıdır, zira fokur fokur kaynayan arap dünyası egemenleri tedirgin ediyordu ve milliyetçi duygular, ecdadın yerden yere vurulması pek ala bir yapı harcı olabilirdi bu noktada...
...
tv ları ile yatıp kalkan halkın "kapat" düğmesine basması dileklerimle...
...
sağlık ve sevgi ile

Sedencik dedi ki...

KIRLANGIÇ.....filmi seyretmiştim ve gerçekten güzel filmdi...
muhteşem yüzyılın senaristi
''polenle çoğalıyorlardı''
diye geçmiş dalgasını
ki haklı:)
hanedanın...
nereye dönsem filmi,yazısı,tartışması,kitabı vs...
si
dayımı aklıma getiriyor...
uzmanlığıda hayranlığıda osmanlıydı...
konuşmaya başladığında
kulaklarıma bişeyler tıkayıp...
bambaşka kitaplar okurdum...
büyümenin iyi tarafı...
seçebiliyorsun tabi aç-kapa düğmesini:)
sağlık ve sevgiyle...