bu sitedeki yazılarımın....kopyalanması,çoğaltılması,yayınlanması 5846 ya göre yasaktır...

ya affetmezse...


sonbaharın havası hep aldattı  beni ...
o dayanılmaz sıcakları silen süpüren...
o serinlik
o rüzgar...
ani sevinçler gibi...
hani kamaşır gözlerin görmez olursun karanlıkları hüznün yoğunluğunu...
çakar işte öyle
ya da
kayar yıldız gibi...
gözlerin onun ışığına takılır kalır...
unutursun sonbaharın hazan olduğunu , güz olduğunu...
savrulduğunu...

her yıl unuturum ...
ve unuttuğumu farkettiren bir hatırlatmayla karşılaşırım...
oysa
çoğunlukla
serinliğiyle hoş...
kalanıyla kabus gelirdi sonbahar...
yine değişmedi bu döngü...

irma
ilkzamanlar...
annemin  sokakta baktığı 'can'lardan biriydi...
3 yıl önce annemin ev -kedi kadrosuna dahil oldu...
15 yaşındayken giden arap'tan sonra lolipopada arkadaş oldu...
önce uyuma amaçlı geldi eve...
uykusunu alınca giderdi...
veterinerin söylediğine göre 6-7 yaşlarındaymış....
kimse ona hiçbirşey öğretmedi...
sokakların bilgeliğine sahipti...
sonra bir gün gitmedi...
işte o gün bugün 3 yıldır annemdeydi...
geçen hafta yemez içmez olduğunda kontrol eden veteriner hekim...
iki tane çürük ve acı veren dişi olduğunu,çekilmesi gerektiğini  bu yüzden yiyemediğini söyledi...
anestezi öncesi tahliller yapıldı
iki çürük dişi çekildi...
sadece
rahat rahat yemeğini yiyebilsin istemiştik...
ve tahlillere rağmen ani gelişen solunum tablosundan 10 yaşında kaybettik irmayı...


4 ekim onların günü...
senede bir gün...
sevenler...
hayatlarını,ekmeklerini ,sularını onlarla paylaşanlar ne demek
istediğimi çoktan anladılar bile...
4 ekim hayvanları koruma günü...


lafta,sözde ,kağıt üstünde kalan günlerden biridir aslında...
çevrenize baktığınızda korumanın yine insanı korumaya yönelik olduğunu farkedersiniz...
aksi takdirde nasıl açıklanabilir ki...
arabayla bir kediye bir köpeğe çarpıp gaz kesmeye bile gerek duymadan basıp giden sürücü...
hayvan itlafı...
yakılan hayvanlar...


eziyet görenler
kavurucu sıcakta ,susuzluktan ölmek üzere olan hayvandan esirgenen bir kap su...
dondurucu soğukta yemek bulamamış hayvandan esirgenip
40 düğümle ağzı bağlanıp çöpe atılan ama ille hayvanlardan esirgenen yiyecekler...
gülerek,zevk alarak sopalarla taşlarla öldürülen yavru ayılar...


yazlığa giderken ...
''ayy bizim çocuk çok istiyoo alalım bi yavru köpek bariii ''
diyerek alınan...
3 ay yazlıkta çocuğa oyun arkadaşı olup...
evin sıcak ve korunaklı ortamına iyice alıştırıldıktan sonra
tatil sonunda
ya bir dağ başına
ya da
yol kenarına terkedilen köpekler..

o köpek...
''beni bırakma... ben çok sevmiştim seni ,çok alışmıştım size'' dese...
duyarmısınız?
geçen bazı arabalara havlamasının nedeninin...
oraya sahibi/dostu sandığı insanlar tarafından,bir araba yolculuğu sonrası bırakılması
ve onların kendisini almak üzere geri geldiklerini sanması olduğunu bilir misiniz?


ezik insanlar tarafından potansiyel suçlu muamelesi gören hayvanlarda var tabi...
hani işyerinde şef inden müdür ünden yediği fırçayı
akşam evinde çocuğunu döverek hazmetmeye çalışan ezikler var ya
işte onların oluşturduğu bir kategori bu ezikler...

mesela...
yan apartmandaki kabadayı bozuntusu  herif...
her gördüğü yerde kızına laf atıp...
karına ilk defa insan görmüş gibi bakıyorsa...
o sinirle dışarı çıkıp sokak köpeğine tekme atman...
aslında...
kendi onuruna attığın tekmedir...
yetiversin yüreğin bir seferliğinede...
git o herife at tekmeyi...
hayvana attığın tekme...
sadece acizliğinin kamuya ilanıdır...
hepsi bu...


bir ömrü birlikte yaşamak istemeyebilirsiniz...
sevmeyebilirsiniz...
korkabilirsiniz...
hepsine amenna...
ama
eziyet ederseniz...
yaşam hakkına saygı duymazsanız...
ya da
eziyet etmezde...
yapılan eziyete aklınız fikriniz yerindeyken ,eliniz ayağınız tutarken seyirci kalırsanız...
tarafsızsanız...
sorun vardır...
yaşam hakkının kutsallığı söz konusu ise...
tarafsız kalamayız biliyorsunuz değil mi...
dante yi hatırlayın...
''cehennemin en dibi tarafsızlara ayrıldı''


yemek ,su,yaşam hakkına saygı derken...
aslında baştan başlamak gerekiyor...
önce günlük konuşma dilinin ezberini bozmak gerekiyor...

adamın eli sarılıdır...
sorarsın...
__geçmiş olsun noldu düştün mü
__şey afedersin bizim eşek tepti''...

bahçeye ıspanak almaya gidersin...
kadın telaşlı telaşlı bir yere gidiyordur...
__nereye
dersin...
__şey afedersin ...bizim malı sağmaya...
__mal ??
__yani afedersin ineği sağmaya...

adam sabah sondaja gelir...
akıl bin karış havada...
''doğru düzgün yap şunu'' diye püskürürsün...
yanına gelir ...
__uykusuzumda ondan kusura bakmayın hemen düzeltiyorum...
__niye?beşik mi salladın sabaha kadar...
__yok şeyy afedersiniz köpekler uludu mahallede uykum kaçtı....
şimdi bu noktada anlaşalım...

bu ...
__afedersin kedicim ...
__afedersin köpekcim ...
filan
diye hayvanlardan dilenen bir özür değil...
''afedersiniz Seden hanım, bizim eşek yapmış''
başlığı altında...

hayvanların arada çıkardığı muzurluklar adına insanlardan dilenen özür hiç değil...
ki
hayvanlar insanı temsilci seçmezler özür için...
zaten insan kendi özrünü, kendi dilese ömrü yetmez...
bu sadece bir türün yada türün alt gruplarının ismini zikrederken
başına koyulan ilginç bir kelime...


hani bu türün adı bile mide bulandırıyor ya...
pis birşey ya...
pis olduğu için ismini zikrederken mide bulandırıcı olma ihtimali üstüne oynuyor...
özrü peşin diliyor
ve ''affedersini ''yapıştırıyor...
verilecek cevap kolay...
''affetmiyorum lan ''
bitti...nokta...


derin bir sessizlik oluyor...
sonra cılız bir ses yükseliyor karşı taraftan...
''nasıl yani''
tecrübeyle sabittir...
deneyin...

halbuki...
tecavüzden içerde yatan abuzittini anarken ,
kimse kalkıp da ''afedersiniz abuzittin dedi ki''
diye başlamıyor konuşmaya...

bir tür ...
tür olarak affedilmeyi gerektirecek ne yapmış olabilir...
hiç bir şey...

türün mü affedilmesi isteniyor...
ya da...
yaradan hayvanları yarattığı için...
bir kısım çok bildiğini sanan cahil ...
Allah bu hayvanları yarattı diye insanlardan onun adına mı özür mü diliyor...
hani olur ya...
had sorunu vardır bazı insanlarda malum...
yaradan adına özür dileyen hadsizlerde var mıdır...
vardır herhalde...
elbette onlar ağız alışkanlığıyla söylediklerinin bu anlama geldiğini sorgulamasalar dahi...
kullandıkları kelimeyi de enine boyuna sorgulamadıkları çok açık...


insana insan demek...
masaya masa demek
suya su demek ...
kadına kadın
erkeğe erkek demek ...
nasıl ki özrü ve''affedersin''demeyi gerektirmiyorsa...
hayvana hayvan
köpeğe köpek
kediye kedi
fareye fare demekde ''afedersin'' kelimesini gerektirmiyor...

Allahın yarattığı bir mahlukun adını zikrederken niye af diliyorsun ...
yıllarca sağa sola küfür olarak ettiğin için mi...
mesela...
hayatını uyuşturucu pazarının başında oturarak kazanan birine...
''eşşekoğlueşşek'' demenin neresi küfür...
olsa olsa iltifattır...
da
o layık mıdır bu iltifata...
türe lüzumsuz temsilci olup...
isimlerini zikrederken durduk yere özür dilemeyi bırakalımda...
sineğin,arının kedinin vs.nin ekolojik dengedeki varlığına ve önemine bakalım...


bir gün yaratıcının canı sıkılıp,
iş olsun diye
ya da
bize maskara olsun diye
gereksiz yere hayvanları  yaratmış olamaz di mi...


doğayı birimlere ayırıp kafamıza göre davranamayız...
insanıyla,hayvanıyla,ağacıyla,bitkisiyle,suyuyla bütünü korumak,saygı duymak zorundayız...
birlikte yaşayabilmeliyiz...
birlikte yaşayabilmenin ön koşulu ise saygı...
hani şu insanlar arasında da  olması gereken...

ve...
insan olmak süreçtir...
güçsüze şefkatle,koruyarak yaklaşabilmek ise sadece en basit ilk adımıdır...
onlar anlar karşıdakinin niyetini endişe etmeyin...
koca bir sürüyü başarıyla idare eden kangal ...
sizin niyeti haydi haydi anlar...


sanırım 3 yaşında filandım atlar avucumdaki şekeri yerken...
dilleri avucumdan büyüktü...
düşünüyorumda...
sanırım ...
boyumda atın bacağının 3 te 1 i filandı...
altlarından geçtiğimde kafamı eğmem bile gerekmiyordu...
eh biliyorlarmış işte niyeti...

işimize geldi mi biz Devlet-i Alî Osmanlının torunlarıyız...
Fatihlerin Kanunilerin evladıyız diye başlayan arkası gelmeyen nutuklar atarız...
o zaman uygun davranmak lâzım, hayran olduğunuz alî osmanlıya...
karda buzda yaban hayvanları aç kalmasın diye dağ başlarına ulaştırılan yiyecekleri...
benim dışımda...
kimsenin nedense torunu olmaktan pek hazetmediği deli İbrahimin havuzdaki balıkları beslemesini...
Fatihin atına düşkünlüğünü...
unutmamak lâzım...
Gazi Süleyman Paşanın* gelibolu bolayırdaki türbesine gidin bir bakın ...
Süleyman paşanın yanında iki mezar daha vardır...
vasiyeti üzerine çok sevdiği atı ,paşadan sonra ölünce yanındaki mezara defnedilmiştir...
diğerindede lalası yatar...
vefaya bak...


güzel bir kıssa vardır...
o zamanların...
din ulemaları...
''hocam hocammm oruçluyken kocam elimi tuttu orucum bozulmuş mudur sizceee''...
türünden IQ su 30 luk sorularla ...
canlarından henüz bezmedikleri için...
Kanuninin sorduğu sorular gibi sorulara verdikleri cevaplarla...
hem aydınlanmayı, hem inceliği, hem derinliği izah etiklerini anlamak adına önemli bu kıssa...


Kanuni Sultan Süleyman, Şeyhülislam Ebusuud Efendi’den,
manzum bir beyitle, Topkapı Sarayının bahçesindeki meyve ağaçlarına zarar veren karıncaların ...
yok edilmesinin dinen mümkün olup olmadığını sormuş...


''Dırahta ger ziyan etse karınca
Günah var mıdır ânı kırınca?'' **


Şairliği de bulunan Ebusuud Efendi, manzum soruya manzum bir cevap vermiş:


''Yarın Hakkın divanına varınca,
Süleyman’dan hakkın alır karınca''...


sn1: *
Gazi Süleyman Paşa İkinci Osmanlı hükümdarı Orhan Bey’in büyük oğludur.
Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde Gelibolu’ya geçerek önce Çimpe kalesini fethetmiş...
ardından bütün bölgenin Osmanlı topraklarına katılmasını sağlamıştır...


sn2: **
bahçede ağaca zarar verse karınca
günah olurmu onu öldürünce...



sn3: bir kap su,biraz yemekle ya da tedaviye ihtiyacı olan bir can'a yardımla bugünü analım...
bunlara imkânımız yoksa bile...
göstereceğimiz şefkat,sevgi...
kafalarını okşamak imkân dahilindedir her zaman...

6 Responses to “ya affetmezse...”

Hamiyet Akan dedi ki...

Canımcım, bu anlamlı yazı için teşekkür ederim. İnşallah bu yazı birilerine ders olur.

Rabbim hiçbir şeyi nedensiz yaratmamıştır. Şu dünyadaki her canlının bir görevi var. Bir türün eksikliği hemen dengenin bozulmasına yol açıyor.

Bir insana zarar vermek neyse hayvanlarada zarar vermek aynı şekilde suçtur.

Onlara yemek, su verirken eğilip gözlerine baktığımızda nasıl minnettar olduklarını görebiliyoruz.

Allah bizlere tüm canlılara karşı yardımsever olmamızı söylüyor.

"Vakti zamanında kötü yolda olan bir kadın varmş. Bir gün yolda giderken bir kuyunun başında bekleyen susuzluktan dili dışarıya sarkmış bir köpek görür ve hemen ayakkabısını çıkarıp belindeki ipe bağlar ve kuyudan su çekip onunla köpeğe sus verir. Köpek ölümden kurtulur.
Allah bu davranışı nedeniyle kadının tüm günahlarını affeder ve cenetine alır."

Adsız dedi ki...

işte gene yaptın..
süleymandan kanuniden.. çocukluk anısından.. derken..
gene kalakaldım burda..

can.. dedin mi zaten biter benim için..

bir dal kopmuş olsa ya suya ya toprağa sokarım yeşerirmi ki diye..


onların alanlarını biz işgal ettik üstelik.. şehirleri büyüte büyüte..

insanları sevgisiz ortamlarda ezilmeden yetiştiği günler..
onların da kadınların da çocukların da kurtulacağı günler olacak..

biz görür müyüz..
bilmem..

atalet..

Sedencik dedi ki...

HAMİYET AKAN.....araştırma sonuçlarına göre...
uzmanlar...
insana sistemli bir şekilde şiddet uygulayanların...
seri katillerin...
veya
planlı programlı can'a kastedenlerin
büyük çoğunluğunun geçmişinde,çocukluğunda
hayvanlara uyguladığı şiddetin ,eziyetin olduğunu söylüyorlar...
dolayısıyla
sen...
''Bir insana zarar vermek neyse hayvanlarada zarar vermek aynı şekilde suçtur''
derken çok haklısın Hamiyetcim...
umarım kanun yapıcılarda bunu birgün böyle değerlendirirler...
de
rahat yaşar artık tüm canlılar...
ben teşekkür ederim canımcım birbirinden güzel cümlelerin ve kıssa için...
sevgiyle...

Sedencik dedi ki...

ATALET.....görürüz tabi niye görmeyelim...
sıkı basalım yere yeter...
yoksa yetmiyor muydu :)
veya keşke yetseydi...
dallara yapraklara ve can'lara tutumunu...
hem çok severim
hem çok saygı duyarım bu özelliğine...
farkındasın di mi...
ismi ,mesleği
ve bu özelliğiyle
bu kadar mı uyumlu olur bir insan...
sevgiyle...

Nightmarer dedi ki...

"Rahmetime ulasmak isterseniz,yarattiklarima sefkat ve merhamet ediniz" demis Yaradan..

aslinda akli olana bunlari demek bile utandiriyor insani cünkü canlinin insani hayvani olmaz ki..

bizim 24 lük geliyor yanimiza artik ve 5 yildir birlikte yasadigi siyam kedisini birakacak diye üzgün ama Allah tan gelin hanim bakicak diyede sakin :)

bende evde bakamayanlar gurubundanim ama her daim sevdim ve sevdirdim cocuklarima sükür :))

yeniden merhaba bu arada ;)

Sedencik dedi ki...

NIGHTMARER.....çok çok doğru bir bakış açısı ...
hakikaten utandırıyor çoğu zaman bunları söylemek ...
''insanları öldürme''
''kimsenin malını mülkünü parasını çalma'' demekten bile beter bazen...
ama
şu 24 lükteki ''gelin hanım''ı ben mi kaçırmışım yoksa yeni haber mi:)
kedi alıştığı insanlarla ve aynı ortamda kalacaksa geriye bir tek özlem kalır...
o da gelip gittikçe çözülür inşallah...
canım benim senin hayvanlara ve tüm canlılara sevgini biliyorum...
hele...
en ufaklığın ne çok sevdiğini hakikaten biliyorum:)
bendende yeniden merhaba...
ne yazıkki geciken cevabımın...
mazereti yollar ve zaman...
üzgünüm bu gecikme için...
sevgiyle...