bu sitedeki yazılarımın....kopyalanması,çoğaltılması,yayınlanması 5846 ya göre yasaktır...

şu dağın ardı...



''yurtdışında uzun yıllardır okuyan İranlı genç...
devrimden sonra ülkesine döner...
bir kilo pirinç almak için bakkala gittiğinde...
bakkal;
pirincin artık camilerde satıldığını söyler...
genç :
__cami pirinç satar mı ?benim bildiğim camilerde namaz kılınır...
bakkal :
__namaz artık üniversitede kılınıyor...
genç:
__olur mu öyle şey ? üniversitede öğrenciler,profesörler olur...
bakkal acı acı gülümser ve :
__senin bildiğin profesörler ve öğrenciler artık evin hapishanesi*nde
diye cevap verir...

şaşıran genç...
__ne diyorsunuz siz? peki hapishanelerdeki hırsızlar katiller nereye gitti?
deyince...
bakkal:
__onların hepsi mecliste oğlum...
diye cevaplar...


Meltem Vural'ın
hayatının bir kesitini anlattığı....
''Şu dağın ardı İran ''kitabının 83. sayfasında
Meryem ve kocası Huşeng'le sohbet ederlerken anlatılır bu buz gibi gerçek ...
fıkra niyetine...
İran komşu...
komşu anlatıyor bu fıkrayı...
kitabın yazarına ...
o da hayatının bir kısmını geçirdiği İrandaki yıllarını anlatırken...
bu fıkrayıda ekliyor kitaba...

yani neresiymiş?
İranmış...
komşu...
tamam di mi...

dönüyorum bu komşuluk ekseni etrafında...
ama...
okurken sizde döneceksiniz nasılsa...

ilginç milletiz biz...
şaka değil...
hakikaten ilginciz...
büyüğünden küçüğüne ...delisinden velîsine hepimiz...
karşı apartmanda oturan paranoyak kuyucadısı2** kapıyı tıklatıp...
''mahalleye hırsız dadandı ''
dese...
yeminle tüm sokak kapı-cam açmayız...
çıt çıksa ayağa fırlarız...
hırsız avına çıkarız...

komşu 30 senedir anlatıyor...
yetmiyor yazıyor
o da yetmiyor
filmleri var...
vız geliyor tırıs gidiyor...
sahi persepolis'i seyrettiniz mi...

sokaktaki can'lara bir kap su birazcıkda yemek vermeyi unutmazsınız değil mi...


2007 yapımı animasyondur...
kısaca...
Marjane ve ailesi...
baskıcı Şah iktidarının devrilmesini büyük bir sevinç ile karşılarlar...
demokratik bir yönetimin geleceğini düşünürler...
Şah'ın baskısından sonra sıra mollaların baskısına gelmiştir.
yani...
niyet neydi akîbet ne oldu'nun öyküsü...

bu noktada...
__şah
deyince
__mat ...ehiehiehi...
kıvamındaki bazı zihinlere...
ya da...
sorun'un din değil ...
din rant'ı olduğunun uzağına düşenlere...
2 metre örtüye kilitlenipde...
kurutulan kaynakları,yoksullaştırılmayı...
işçilerin haklı mücadelelerini ıskalayanlara...
gün itibarıyla...
ağız,burun,gözlük vs. kırılan meclisten...
hayra alamet bir yasa çıkacağına inananlara...
tüm bu kitaplar filmler ne ifade eder bilemem elbette...

neyse...
dönelim ''şu dağın ardı İran''a... 
akıcı ve yazarın yaşadıklarına rağmen olabildiğince tarafsız yazılmış...
''şu dağın ardı İran''
güzel tespitler ve ilginç profiller var kitapta...

137.sayfada Bender- Abbas'ta ***
doğma büyüme Tahranlı Minu'yla sohbet eden yazar'a...
Minu büyükbabasının yıllar önceki sözünü aktarır...


''büyükbabam,
İranlılar buğday tarlası gibidirler...
kuvvetli rüzgarla eğilir...
sabırla bekler ve fırtına dindiğinde...
hiçbirşey olmamış gibi başlarını dimdik kaldırırlar...
Osmanlı ise çınar ağacı gibidir...
fırtınaya bütün güçleriyle direnirler.
dalı,yaprağı kırılsa da...
güçlü kökleri sayesinde yeniden kendini onarır ve yeşerir derdi''


bu paragrafın bitiminde ''boş başak,dolu başak''
rüzgarıda esmedi değil kafamda...
da...
sonunda çınarıda buğdayıda sevdiğime karar verdim...


*Evin hapishanesi:Tahran'ın kuzeydoğusunda ...
elbruz dağına yakın inşaa edilmiş ...
siyasi suçluların kapatıldığı ...
gerek şah döneminde gerek islam devriminde işkence merkezi olarak kullanılan...
hapishane...

**kuyucadısı2:üst katta oturan kuyucadısı'nın karşı apartmandaki musibet kankası...

***Bender-Abbas:İran'ın güneydeki en önemli liman kenti...
yani depremden önce öyleydi...
herhalde yeniden toparlanmıştır...

12 Responses to “şu dağın ardı...”

Hamiyet dedi ki...

Canımcım, kitap ne de güzel anlatmış düzensiz düzeni. Ülkemin insanı Aziz Nesin'in de dediği gibi; "üsttekine kuzu, alttakine kurt!"
Hal böyle olunca nice prof.ler nice şairler, nice yazarlar daha çok sürünür ve nice katiller kanımızı çiğneyip büyük bir iştahla bizden yürüttüklerini afiyetle yer.

Kitabı mutlaka alıp okuyacağım,bilgi için sağol canım.

Bu arada aşağıda sunduğun parçayıda özellikle seçtiğini düşünüyorum zira İran'da sesini enstrüman gibi kullanmak yasak ve Mohsen Namjo İran Halk müziği, İran Rock,Blues, Jazz gibi dalların hepsini harmanlayarak sesini bir enstruman gibi kullandığı gerekçesiyle İran'dan sınır dışı edilmiş diye biliyorum.

Kısacası üreten her zaman yok olmaya mahkum kalıyor.

Güzel bir gün diliyorum canımcım...
Sevgiler...

Adsız dedi ki...

bi de sarmaşık varmış hevesli bulmuş suyu bulmuş ulu ağacı.. bi mevsimde tepeye çıkıvermiş..
kaç yılda geldin sen bu boya diye bi de ahkam kesmiş ağaca.. ağaç demiş 150 yılda..
hah ben üç ayda geliverdim demiş..

bi fırtına bi rüzgar bi kuraklıkla yere yapışıvermiş sarmaşık..
ağaç gene de pek büyüklenmemiş..
her çıkışın bir inişi vardır dememiş..

sadece ben çıkarken kendi bedenimi kökümü güçlendirmeye özen göstermiştim.. sana da öneririm demiş yukardan seslenip..

böyle anlatırlar..

ama bi de ..
sarmaşık vardır..
büyürken büyümek için ağaca tutunan dayanan.. ama bir yandan da dallarını onun etrafında dolayıp dolayıp.. sonunda ağacı kurutan kendisi onun üzerinde yaşamını sürdüren..

ama bakarsak ne yöne ve hangi ruh haliyle bakarsak onu görmezmiyiz..
miyiz ayrı olucak..
=)

bi de ne yazarsa güzel öz ve anlaşılır yazar ayrık otum sedenim.. bunu bilir bunu söylerim..

atalet..

Sedencik dedi ki...

HAMİYET.....son örneğinide gördük ...
İpekçi suikastı nedeniyle...
neyse...

sende sağol canımcım...
İranda çok insan yasaklandı müziğin yanısıra ...
bir çok alanda ya da alan harici...
muhalif olmaları...
muhalif zannedilmeleri...
hatta bir dönem ...
muhalif diye ihbar edilmeleri bile yeterliydi...
Namjoo içlerinde sevdiğim bir ses...
eh yazıyada uygun...
bir sürede böyle gitsin :)
sevgiyle...

Sedencik dedi ki...

ATALET.....elbette baktığımız açıya göre değişiyor...
ruh haline görede değişir di mi...
bunu duymak ...
iyi geliyorda bana...
yani hala bir ruh halimiz olması :)

çok severim bu sarmaşıklı meseli...
kabak-meşe olarak bilirdim...
aynı zaten...
kabakda de ki...
su kabağı...
ağaçlara tırmanan ...
yoksa asma mıydı o kabak...
o anlaşılır yazmakda doğrudan senin algın:)
sevgiyle...

kırlangıç dedi ki...

Bu yazıda; Yakında vizyona girecek olan ve sabırsızlıkla beklediğimiz, reyting rekorlarını alt-üst edecek bir filmin fragmanını izledik sadece...
...
Bizler molla rejimi gelecek diye dövünüyoruz ama asıl gelen bundan daha korkunç.
Humeyni-Hitler karışımı biri gelecek ve ikisinin yönetim anlayışından çıkan bir sentezle yönetileceğiz çünkü tüm gelişmeler bunu gösteriyor.
...
FF polisi çalışmalara başladı bile, haberimiz olmadan fişleniyoruz...
...
Yinede umutla diyorum,
Sağlıkla,
Sevgiyle...

bilge dedi ki...

bu aralar hangi kitabı alayım diye düşünüyordum iyi oldu hemen alıp okumalıyım.bir arkadaşımın eşi iranlı inan anlatırken hep beraber ağlıyoruz ağlamamak dileğiyle .bloğuma gelirseniz yeni sahiplendiğim sokağa bırakılacaklardan bir köpeğim oldu resminigörürsünüz ismini duman koydu arkadaşlar sevgi ve dostlukla...

Sedencik dedi ki...

KIRLANGIÇ.....filmin master kaydı yanmış...
kopyalamayıda unutmuşlar...
öyle...
döne döne fragmanı izleyeceğiz...
ey Allahım ya...
meslek değiştirip yönetmenliğe geçtin...
freddynin kabuslarını mı çekeceksin :)
*
daima umutla,güzellikle...
sağlıcakla...

Sedencik dedi ki...

BİLGE.....hoşlandığınız tarzı bilsem belki başka önerilerimde olurdu...
ama son dönemlerde ...
ortadoğu üzerine yazılanlardan ...
okumadıysanız uçurtma avcısı,
limon avcısınıda öneririm...
veya yaşanmış bir hikaye olan Eleni'yi önerebilirim şimdilik...
sevgili Bilge...
hemen geleceğim dumanı görmeye...
günün en güzel haberi oldu bu :))
sevgiyle...

lider dedi ki...

sedencik saygılar
bahsettiğiniz kitabı henüz okuyamadım ama en kısa zamanda okumayı düşünüyorum ama filmi seyrettim sanırım iranın içine düşürüldüğü durumu en açık şekilde anlatıyor devrim adı altında sunulan karanlık çağ başlangıcında ve devamında iranda neler olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor . kendilerine liberal aydın tanımlamasını yapan ve demokrasiyi ülkenin temel direklerine dinamit koymak olarak algılayan bir takım çevrelerin bu filmi bir kez olsun izlemeleri çok yerinde olur sanırım tabi söylemleri eğer geçim kaynakları değilse

Sedencik dedi ki...

LİDER.....keşke imkan olsada... her görüşten insan filmi seyretse...
o acıtan mizahı da önemliydi filmin...
ama dediğin gibi ''söylemleri geçim kaynağı''
olanlar nasıl algılar bilemem tabi...
sağlıcakla...

bilge dedi ki...

-sevgili sedencik uçurtma avcısını okudum şimdi elimde zülfü livanelinin ada isimli kitabı var önerilerinizden dolayı teşekkürler sevgi ve dostlukla...

Sedencik dedi ki...

BİLGE.....rica ederim sevgili Bilge...
önerdiklerime tekrar baktımda...
limon avcısı ne ki :)
limon ağacı olacaktı o :))
sürçmüşüm...
sevgiyle...