bu sitedeki yazılarımın....kopyalanması,çoğaltılması,yayınlanması 5846 ya göre yasaktır...

tüyap











28.tüyap kitap fuarı ...

bir kez daha tepebaşındaki eski yerine duyduğum özlemle tamamlandı...

merak etmeyin 280.yide yazarım..

sadece eskiye özlem değil bu...

 
beylikdüzü her anlamda ters bir yer...

herşeyden önce uzak...

hangi yakada olursanız olun bir kaç yerleşim merkezi hariç ...

her yere uzak...


evet istanbul sınırları içinde ...

ama zaten istanbul bu yayılma hızıyla devam ederse yakında tekirdağa kocaeline kadar yayılacağız demektir...



eh bir sonraki fuar yeride ...

bulgaristan sınırına yakın boş arazilere kurulur herhalde...



şu fuarı taksim mecidiyeköy civarında bir yere alsak ...

biliyorum yer yokda ...

o zaman yerin altına gömsek nasıl olur...

para bol nasılsa...



hadi o olmadı...

o zaman köprü giriş çıkışlarında şile yolu üzeri ...

yada kurtköy filan vardı...

 
bu yıl o kadar kalabalık değildi...

ama resimdeki kadar tenhada değildi tabi...kapanışa 5 dakika kalaydı o resim ...

 
domuz gribinden fuara katılım azaldı diyenler var...

bence olsa olsa beylikdüzü gribidir o...



tamam canım kızmayın...

mesela...

az ötedeki çatalca,mimarsinan bayıldığım yerlerdendir...




bu mesafeler...

bu yorgunluklar...

benim gibi kitapla fazla içli dışlı birini bezdirdiyse...

kitaba meyletmeye karar vermiş...

yenilere ne yapar varın siz düşünün...



yenileride ayırmak lazım ...

yanımdan geçen biri heyecanla anlatıyordu kankisine ...

''reşat nuri'nin yeni kitabı çıkmış -yeşil ışıklar-diye gördün mü''

yani ...



''aşk_ı memnu'nun kitabı çıkmış yaşasın''


repliği şehir efsanesi değil...

çook eskiden okusunda ne okursa okusun yeterki okusun derdim...

yine diyorum arasırada...



işte ara sıra...

hapishaneden çıktığında ilk iş kitap yazıp ...

yazarlar safına katılan mankenler şarkıcılar için...



'aferim ya oturmuş yazmış' filan diye düşünürken...

 
meslek hanesine yazarlığı ekleyen birine gelen itiraz üzerine...

''nazım hikmetde hapis yatmıştı o'da yazıyordu orda noolmuş ki''



savunması ...

değiştirdi biraz beni...

 
nazım'da...ilhan selçuk'da,uğur mumcu'da,aziz nesin'de ve daha bir çok değerli isimde yatmıştı hapiste ama...



onlar zaten yazdığı düşündüğü için yatmıştı...



hani fikirleri vardı ...

var olan fikirlerin bazıları suç oluyordu falan filan hatırladın mı...

 
birde adi suçlar vardır...

fikirle adi suç arasındaki farkı farkettin mi...

rahmi koç müzesi küçük bir stand kurmuş...


müzeye gitmemiş olanların görmesi için güzeldi...

mesela şu aşağıda gördüğünüz araba vardı...




iki kişilik


ön taraf sürücü için...

arkada tek kişilik bir yer daha var...

büyükpatron geldi aklıma...

bir arabaya baktım bir zihnimdeki büyükpatrona...


eh işte bu arabaya anca tek bacağı sığar herhalde...

 


sokaktaki can'lara bir kap su ,birazcıkda yemek vermeyi unutmazsınız değil mi...




tüm fuarda en canlı ,en renkli , yanısıra çokda iyi bastığı kitapları olan...

ve tüm bunlara rağmen en tenha stand...

ileri yayınları...


ilginç di mi bu kadar albeniye rağmen tenhalık...


bilmeyenler için kısaca açıklayayım...

her standın ortalama 2-5 arası görevlisi vardır...

çoğu standa yaklaştığında gülümseyerek merhaba der...

başka bir işle yada sorusu olan bir müşteriyle ilgilenirler...

gider istediğin gibi incelersin kitapları...

sen sorana yada kafanı kaldırıp gözgöze gelene ...

kadar ne konuşur nede sohbet ederler...



daha önceden tanışıklığımız olanlarda...

hal hatır faslından sonra sıra kitap incelemeye gelince...

okuma tarzını bilmenin verdiği güvenle...

birçok kitabı getirip bırakırlar önüne...


hepsi o...

 
işte o noktada anlarsın ki ...

bunlar kitapçıdır hakikaten yayınevi çalışanıdır...

fuar için 10 günlüğüne dışardan alınmış eleman değildir...

tut ki alındıysa bile kurallar iyice benimsetilmiştir...

ileri'nin standında yaklaşık 15 tane filan eleman var...

bir kitabın ne arkasını nede önsözünü 2 cümle okuman mümkün değil...


herşey ...

elini ilgini çeken bir kitaba uzatmanla başlıyor...


kitabı eline aldın mı aldın...

ve bittin...


aynı anda 3 eleman daha elinde 3er 5er kitapla yanına koşturup ...

o kitaplarında ne kadar güzel olduğunu anlatmaya başlıyorlar...

 
bir adım ötesi ellerindeki kitabın size ne kadar yakıştığını söylemek olacaktır...

onu da önümüzdeki yıl bekliyoruz...



iki yıldır bu standı mümkün olan en uzak mesafeden ...

pas geçip kitapları buldukça başka yerlerden alıyorum...

 
okulların öğretmenler eşliğinde gelmesini sonuna kadar destekliyorum...

ama...

sevgili hocam ayıp olmuyormu atriumun önünde o çocuklara ...


''gidin isteyin çocuklar'' diye onları yönlendirip yüreklendirip ...

yayınevlerinin başına


''bedava kitap verir misiniz'' diye yollamak...


bak ne dedi...

doğandaki abimiz...



''çocuklar bende sizin yaşlarınızdaydım bir zamanlar ve harçlıklarımı biriktirip kitap alırdım...

kitap kıymetlidir...

sizde aynı kıymeti verin''

 
niye bunu cevap olarak kabul etmiyorsunuz...

 
hani ülkenin coğrafyası çetin bölgelerine hepimiz yolluyoruz kitap o ayrıda...

istanbulun göbeğinde özel okulda okuyan öğrencileri ...

bedelsiz istemeye alıştırmak ...

hangi eğitim/öğretim sisteminin ürünü onu anlayamadım...



güzelliklerde oluyor canım olmaz mı...

mesela Server Tanilli ile tanıştım...

bilginin zerafetle harmanı...



istanbul üniversitesinde anayasa hukuku profesörü idi ...

yıllar önce...

uğradığı silahlı saldırı sonunda tekerlekli sandalye ile sürdürüyor şimdi hayatını...


 fuara dönersek...

şu tekerlekli pazar çantasıyla gelenler azda olsa var...

bazı yayın evleride hediye ediyor zaten...

ama...
bu yıl ilk defa market arabasıyla geleni gördüm...


 önce feci dalga geçip güldüm...

sonrasında omzuma asılan torbaların ağırlığı çoğaldıkça ...

dalga geçtiğim market arabası inanılmaz önem kazandı gözümde...

de...

nerde satılır bunlar onu bile bilmiyorum...



böyle yük altında gezmektense bir zahmet dışarı çıkıp ...

torbaları çantaları arabaya koymak...

ve sonra devam etmek iyi bir fikir gibi durabilir belki...
 

siz bilmiyorsunuz ama...

herkes potansiyel kitap hırsızı...

çantanı ,cüzdanını ,kredi kartını emanet ediyorsun ...

hiçbirşey olmuyor...

ama kitap sözkonusu oldu mu herkes kitap aşırıyor...

otoparkçı...gittiğin restaurantın sahipleri,garsonları...

sokaktan geçenler...

ekselans...annem...dostlar...büyükpatron...


hepsi...



bugüne kadar yapmamaları yapmayacakları anlamına gelmiyordur herhalde...

tabi bu düşüncenin özünde ...

şimdi derin derin...


aynı potansiyele sahip olup olmadığımı düşünüyorum...








sedencik,10 Kasım 2009, 12:25



















No response to “tüyap”